Hz. Peygamber’in vefatının ardından İslâm toplumunda ortaya çıkan ilk önemli münakaşa hilâfet/imâmet meselesidir. Hilâfet ve imâmet kavram-ları Hz. Peygamberden sonra Müslümanların din, dünya ve siyasî işlerini düzenleyecek en üst düzey makam için verilen bir kavramdır. Hz. Ebû Be-kir’in Sakife-i Beni Saide'de halife/devlet başkanı seçilmesi, seçilme şekli, nesebi ve fazileti etrafında münakaşaların başlamasına neden olmuştur. Hz. Ebû Bekir’den sonra gelen üç halifede de seçim ve meşruiyet tartışmaları yaşanmış, bu tartışmalar İslâm toplumunun siyaset anlayışını ve üslubunu etkilemiştir. İlk dört halifenin hilafetini içine alan süre Şîa ekolü hariç Müs-lümanlar nezdinde Hulefâ-i Râşidîn dönemi olarak kabul görmüştür. Kelâm eserlerinde hilâfet/imâmet bahsinin dinin rüknünden değil de fer’î mesele-lerden olduğu belirtilmiştir. Ancak Şîa ekolünün imâmeti ve imamların ro-lünü dini nasslara bağlama çabası, dolayısıyla bu mevzuyu i’tikâdî bir prob-lem olarak yansıtması, Sünnî Kelâm âlimlerinin de konuyu akâid/kelâm eserlerinde yer vermesine neden olmuştur. Ancak Sünnî âlimler Şiâ’nın hilâfet/imâmet ideolojisini ret maksadıyla incelemiş ve tartışmışlardır. Bu çalışmada, İslâm inanç esaslarını müdafaa görevi yüklenen kelâm ilmini Şiî perspektiften değerlendiren ve Şîa kelâm okulunun bir dönem liderliğini üstlenmiş önemli şahsiyetlerinden olan Fadl b. Şâzân’ın el-Îzâh fî Reddî alâ Sâ’iri’l-Fırak, adlı eserinde hilâfet/imâmet meselesinde Sünnî ve Sünnî gele-nek ile aynı düzlemde olan ekollere yaptığı eleştiriler ortaya konulmaya çalı-şılmıştır. Fadl b. Şâzân’ın imâmiyye Şîa’sı dışındaki ekollere ciddi eleştiriler-de bulunduğu ve kendi mezhebinin ideolojisini yansıttığı tespit edilmiştir. Ayrıca imâmiyye Şîa’sı dışındaki ekollerin kendi içinde bir paradoks yaşadı-ğını, söylem ve rivayetlerinin kendi ilkeleriyle de bağdaşmadığını ileri sür-düğü görülmüştür.
Concepts of imāmah and khilāfah, i.e. leadership, are given for the highest authority that regulates the issues of Islamic community regarding religious and political affairs after the death of Prophet Muhammad. Hence, after his life, it was the first vital debate amongst Muslims. Thus, khilāfah of Abu Bakr at the Saqīfah of Banū Sa‘īdah started debates on his ancestry, his virtues and the way of his succession. Debates on succession and legitimacy continued with the latter three caliphs and these debates influenced the un-derstanding and manner of politics deeply. Although the first four caliphs are regarded as Rashidun (rightly guided) and the issue of leadership is theo-logically regarded as a minor (far’ī) issue by Sunni scholars, the efforts of Shia thought to connect this issue and the role of imamāh to the religion itself by making it a creedal problem caused Sunni scholars to investigate this issue within the theological and creedal works in order to refute Shiite ide-ology. This study aims to analyse the critique of an eminent Shiite scholar of theology, in fact once an authority, Fadl b. Shāzān, towards the Sunni tradi-tion on leadership with regards to his major work, Kitāb al-Īdāh. Basides the Sunni Tradition had a paradox in its own, it has been suggested that dis-courses and rumors do not get on well with its principles by Fadl b. Shāzān.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2021 |
Submission Date | December 1, 2020 |
Acceptance Date | February 25, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 5 |
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.