Fıkıh ilmi amel bakımından hak ve yükümlülükleri konu edinen bir ilim dalıdır. Kişilerin dinî yükümlülüklerinin başında ibadetler yer alır. Mükellef kişinin sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmesi, ibadetlerin eda şartlarına riayet ederek ifası ile mümkündür. Bazı ibadetler belli vakitlerle kayıtlı olarak diğer bazı ibadetler ise bir vakitle kayıtlı olmaksızın mutlak emir ile sabit kılınmıştır. Bu tür mutlak emir ile sabit olan ibadetler arasında sayılan zekât ibadetinin gerekli şartları taşıyan bir kişi tarafından derhal mi eda edilmesi gerektiği (fevr) yoksa daha sonra eda etme niyeti taşımakla birlikte tehir etme imkânının olup olmadığı (terâhi) fıkıh âlimleri arasında tartışılmıştır. Zekâtın eda zamanı problemi, usûldeki mutlak emrin zaman bakımından delaleti konusu ile belli ölçüde irtibatlı olmakla birlikte hâricî bazı karineler de dikkate alındığı için müstakil bir mesele olarak ele alınmak durumundadır. Zekâtın eda zamanı meselesinde, Hanefî fıkıh literatüründe ilk dönemlerden itibaren mezhep imamlarının benimsediği görüşlere dair farklı rivayetler nakledilmiştir. Bunun bir sonucu olarak Hanefî fakihleri mezhep içi tercih hususunda farklı görüşler benimsemiştir. Bu durum, Hanefî mezhebine bu meselede belirli bir görüşü nispet etmeyi zorlaştırmış ve çağdaş dönemdeki ilgili çalışmalarda Hanefî mezhebine farklı görüşlerin nispet edilmesine sebep olmuştur. Bu makalede, Hanefî mezhebi tarihinde farklı rivayetlerin nakledilmesi, görüş ihtilafları ve mezhep içi tercih bağlamında usûl ve fürû eserleri arasında mukayeseli ve kronolojik bir okuma yapılarak zekâtın eda zamanı meselesinin izi sürülmeye çalışılmıştır. Fürû ve usûl alanında temsil kabiliyeti bulunan temel eserler itibariyle Hanefî fıkıh literatürüne dair yapılan okuma neticesinde bu meseleye dair erken dönemdeki hâkim görüş ile geç dönemdeki hâkim görüşün farklı olduğu tespit edilmiştir. Görebildiğimiz kadarıyla çağdaş dönemdeki ilgili çalışmalarda bu hususa temas edilmemektedir. İbnü’l-Hümâm’ın Fethu’l-kadîr isimli el-Hidâye şerhindeki şahsi kanaatini ifade ettiği açıklamalarının, mezhep içi tercihe dair tarihsel süreçteki değişikliğin bir kırılma noktası olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu görülmüştür. Nitekim İbnü’l-Hümâm’ın bu meseledeki tercihi, erken dönemdeki hâkim görüş ile paralel olan el-Hidâye müellifinin tercihinden farklıdır.
Fiqh is a branch of science that deals with rights and obligations in terms of action. Worship is one of the religious obligations of people. It is possible for the taxpayer to fulfill his responsibilities properly, by observing the conditions of worship. Some worships are fixed at certain times, while other worships are fixed with absolute orders without being registered with a certain time. It has been discussed among fiqh scholars whether zakat, which is considered among the worships that are fixed with such an absolute order, should be performed immediately (fawr) by a person who fulfills the necessary conditions, or whether it is possible to delay it (terahi) with the intention of performing it later. Although the problem of the time of giving of zakat is related to the issue of the indication of the absolute command in the method in terms of time, it has to be considered as a separate issue since some external presumptions are also taken into account. On the issue of the time of giving zakat, different narrations have been conveyed in the Hanafi fiqh literature regarding the views adopted by the sect imams from the earliest times. As a result of this, Hanafi jurists have adopted different views on intra-sectarian preference. This situation has made it difficult to attribute a particular view to the Hanafi sect on this issue and has led to the attribution of different views to the Hanafi sect in the relevant studies in the contemporary period. In this article, it has been tried to trace the issue of the time of payment of zakat in the history of the Hanafi sect in the context of the transmission of different narrations, disagreements and intra-sectarian preference. It has been tried to make a comparative and chronological reading between the Hanafi school of usûl and furû works. As a result of the reading on the Hanafi fiqh literature in terms of the basic works that have the ability to represent in the field of furu and usûl, it has been determined that the dominant view in the early period and the prevailing view in the late period are different. As far as we can see, this issue is not touched upon in the relevant studies in the contemporary period. It has been discussed whether it is possible to evaluate the statements of Ibn al-Humam, in which he expressed his preference, justification and personal opinion on this issue, in his commentary on Fethu’l-kadir, as a breaking point in the historical process regarding intra-sectarian preference. As a matter of fact, the preference of Ibn al-Humam in this matter is different from the preference of the author of al-Hidaye, who was in line with the dominant view in the early period.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 15, 2023 |
Submission Date | April 11, 2023 |
Acceptance Date | May 29, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: Ö1 - İslami İlimler Özel Sayısı |
Mevzu – Journal of Social Sciences is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).