Araştırma Makalesi
BibTex RIS Kaynak Göster

SOSYOLOJİNİN TAMAMLAYICILIK SORUNU YA DA TAMAMLAYICI SOSYOLOJİ

Yıl 2020, Cilt: 4 Sayı: 2, 19 - 29, 31.12.2020

Öz

Sosyoloji, sosyal hayatımızda var olan sosyal gerçekleri (sosyal hadiseler ve olgular), insanların meydana getirdiği grupları, grupların davranışlarını ve sosyal kurumları olduğu gibi inceleyen pozitif bir sosyal bilim dalıdır. Bir başka ifadeyle, sosyoloji, birtakım varsayımlardan çok; var olan gerçekleri ortaya koymaya çalışan, sosyal gerçeğe eğilen bir ilimdir. Sosyoloji bireylere mikro ve makro ölçekte, yerel ve küresel düzeyde sosyal dünyayı bilimsel yöntemlerle çözümleme yeteneği kazandırır. Bireylere eleştirel aklı ve sosyal kişiliği geliştiren özgürleştirici bir düşünme biçimi sunar. Sosyolojinin konusu, amacı, sınırları yeni toplum düzeniyle birlikte yeniden oluşturulmalıdır ve buna ancak akıl yoluyla ve felsefe biliminde olduğu gibi sorgulamakla ulaşılabilir. Fakat sorulardan çok cevaplar önemli olduğu gibi tutarlı ve kümülatif bir şekilde ilerlemek gereklidir. Burada akla uyan normlar belirlemek ve o normları toplumdan topluma çağdan çağa göre uyarlamak tamamlayıcılık açısından toplumdaki sorunsalları ötekileştirme yapmadan realist bir bakış açısıyla çözüme ulaştırabilir.

Sosyolojik bakış açısıyla baktığımızda, sosyolojinin temel sorunlarından biri tamamlayıcılık sorunudur. Olayları yeni bir alan olarak, tamamlayıcı sosyoloji bakış açısıyla ele almamız gerekmektedir. Yani sosyolojinin konusu, amacı ve sınırları, yeni toplumsal ağın yapısına uygun olarak yeniden oluşturulmalıdır. Bu nedenle asıl sorunun sosyolojik olabilmesi için, “ne yapmalı?” sorusunu anlamlandırmak gibi bir yükümlülüğümüz vardır. “Ne yapmalı?” sorusu sosyolojinin alt dalları üzerinde kendini var etmektedir. Ancak her bir dal bunu dağıtarak anlamından uzaklaştırmaktadır. Tamamlayıcılık bütünleştirmek demek değildir. Tamamlayıcılık, farklı örüntülerin oluşturduğu sosyal rolün ne olduğu ve ne olması gerektiğini ayrıntılamak için bir mana etrafında anlaşılır, tanımlanır ve anlamlı olmasıdır. Tamamlayıcılık, sosyalliğin kendini yeniden konumlandırarak tamamlanmasıdır. Toplumun bütününü açıklamak için ayrıntılandırmak, bir nesnenin bütün içindeki anlamını açıklamak ve buradan hareketle bütünü tamamlamak, genellemektedir. Yani toplumun bütününü açıklamak için önce toplumdaki bireyin tanımlanması gerekir. Çünkü birey toplumun en küçük birimi, yapı taşıdır. Birey toplumun tamamlayıcısı ve var edenidir. Bu açıdan tamamlayıcı sosyoloji ise sosyolojinin yeni bir kolu haline gelmektedir ve makale boyunca sosyolojik açıdan tamamlayıcılık tanımlanacaktır.

Kaynakça

  • • Baudrillard, J. (2012). Kusursuz Cinayet. Necmettin Sevil (Çev.). İstanbul: Ayrıntı
  • • Bourdieu, P. (2015). Ayrım Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi. Derya Fırat ve Günce Berkkut (Çev.). Ankara: Heretik.
  • • Kızılçelik, S. (1992). Sosyoloji Teorileri I. Konya: Mimoza Yayıncılık.
  • • Özlem, D. (1993). Felsefe Yazıları. İstanbul: Anahtar Kitaplar Yayınevi.
Toplam 4 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Birincil Dil Türkçe
Bölüm Makaleler
Yazarlar

Bülent Kara Bu kişi benim 0000-0001-6021-085X

Yayımlanma Tarihi 31 Aralık 2020
Gönderilme Tarihi 29 Aralık 2020
Yayımlandığı Sayı Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 2

Kaynak Göster

APA Kara, B. (2020). SOSYOLOJİNİN TAMAMLAYICILIK SORUNU YA DA TAMAMLAYICI SOSYOLOJİ. Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, 4(2), 19-29.

MİLLİ KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI DERGİSİ OLARAK TÜRK BİRLİĞİ KONGRELERİNE DESTEĞİMİZ SÜRMEKTEDİR. 


22-24 Aralık tarihlerinde Akdeniz'in İncisi Alanya'da gerçekleşen "V. Uluslararası Akdeniz Bilimsel Araştırmalar Kongresi"  dergimiz MİKAD ve Alanya Belediyesi'nin işbirliği ile gerçekleşmiştir. MİKAD olarak Türk bilim dünyasına katkı sunmaya devam etmekten onur duymaktayız.


DERGİMİZİN TÜRK DÜNYASINA AKADEMİK BAKIŞI

Milli Kültür Araştırmaları Dergisi akademik yayın hayatı, "Turan Kurultayı" sonuçları ile paralel yöndedir ve bu hedefler doğrultusunda yayın yapmaktadır. 

Sonuç bildirgesi ana teması: Köklere inemezseniz göklere yükselemezsiniz..

Hedefi: 21. Yüzyıl Türk Asrı Olacaktır…

Macaristan’ın Başkenti Budapeşte yakınlarında Bugac’ta düzenlenen TURAN KURULTAYI’nda Türk soyundan gelen Macar, Azeri, Avar, Başkurt, Bulgar, Balkar, Buryat, Çuvaş, Gagavuz, Kabardino, Karaçay, Karakalpak, Kazak, Kırgız,Kumuk, Moğol, Nogay, Oğuz, Özbek, Tatar, Tuva, Türkmen, Uygur ve Yakut boyları bir araya gelerek aşağıdaki kararları almıştır…

1) Ümitlerimizi yeşerten Türk Devletler Teşkilatı’nın kurulması memnuniyetle karşılanmıştır.

2) Bütün dünyaya adından bahsettiren Türk Devletler Teşkilatı daha aktif hâle getirilmelidir.

3) Bu bağlamda Türk Devletler Teşkilatının ikinci ve üçüncü halkaları mutlaka kurulmalıdır.

4) Teşkilatın kurulacak ikinci ve üçüncü halkalarında, “Türk Devletler Teşkilatında biz neden yokuz” diyen pek çok devlet gibi, Balkanlar’dan Moğolistan’a, Uyguristan’dan-Kore’ye kadar bütün akraba toplulukları yer almalıdır.

5) Bunun dışında; Özellikle Balkan Türkleri olmak üzere, Kamboçya’dan-Sri Lanka Türklerine, Pakistan ve Himalaya’daki Türklerden, Girit Türklerine, Libya’da ki Türklerden-Irak’taki Türkmenelindeki Türklere, Romanya Türklerinden-Kırım’a, Nijer’de yaşayan Tuaregler’den-Doğu Afrika’da ve Ortadoğu’da yaşayan Osmanlı Türkü’nün torunlarına, Sibirya’dan Kafkaslara, Tacikistan’a kadar hiçbir oba ve aşiretleri dışarıda bırakmadan temsilci alınması zarûrî olmuştur.

6) İşte öyle bir yapıya büründürülecek Türk Devletler Teşkilatı’nın önemli çalışması hâline gelen TURAN KURULTAYI için teklifimiz; bundan böyle dönüşümlü olarak her iki yılda bir diğer Türk Cumhuriyetlerinin birinde, olimpiyat oyunlarıyla, ekonomik ve kültürel oturumlarıyla kısaca her yönüyle icrâ edilmelidir.

7) Bugün Türk Devletler Teşkilâtının kurulması gibi; Turan Birliğini kurma mücâdelesi için, tam 100 yıl önce şehit düştüğü 4 Ağustos 1922’ye kadar, işgaldeki Türk Devletlerini kurtararak TURAN bayrağı altında biraraya getirmek isteyen Enver Paşa unutulmamalıdır. Anıtı dikilmeli, hayatı ve mücadelesi film yapılarak gelecek nesillere aktarılmalıdır.

8)Türk Devletler Teşkilatının bünyesinde ortak ordu, ortak pazar ve ortak parlamento kurulmalı ve üçer aylık dönemlerde Macaristan Parlamentosunda toplanarak yapılan çalışmalar gözden geçirmelidir.

10) Yine TDT bünyesinde Türk Dünyası Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Türk Dünyası Araştırmalar Enstitüsü,Türk Dünyası Akademisyenler Birliği, Türk Dünyası Tarım Birliği (hayvancılık dahil), Tür Dünyası Sağlık Teşkilatı ve Türk Dünyası Arama Kurtarma (TÜDAK) kurulmalıdır.

11) Türk Dünyası Ekomomik Formu iki yılda bir Türk Dünyasının kalbi konumundaki Aşkabat’ta yapılmalıdır.

12) Türk Dünyası Bilim Olimpiyatları iki yılda bir Özbekistan’da icra edilmelidir.

13) Türk Dünyası Uzay Araştımaları Enstitüsü kurularak Kazakistan’da her yıl toplanmalıdır.

14) Türk Teknofest Festivali her yıl Türkiye’de yapılmalıdır.

15)Türk Dünyası Yüksek Öğrenim Kurumu kurulmalı, Türk Dünyasındaki üniversitelerin denkliği için üniversitelerde ıslah çalışmaları yapılmalıdır.

16) Türk Dünyası Hekimler Birliği Kurularak her yıl Azerbaycan’da biraraya gelmelidir.

17) Türk Dünyası Bilim Ödülleri düzenlenmeli ve iki yılda bir yapılan Turan Kurultayında sahiplerine takdim edilmelidir.

18) Türk Dünyası Film Festivali ve Türk Dünyası Erovizyon Müzik yarışmaları dönüşümlü olarak Kırgızistan’da birer yıl arayla yapılarak dereceye girenlere ödülleri verilmelidir.

19) Merkezi İstanbul’da olan Türk Dünyası Belediyeler Birliği “iş birliği-güç birliği” kapsamında genişletilerek, en küçük belediyelere kadar bütün Türk Dünyasını kapsayacak şekilde dizayn edilmelidir.

20) Türk Dünyası Kültür, sanat, edebiyat çalıştayları yapılarak Türk Dünyasının ortak değerleri, özellikle Dede Korkut, Nasrettin Hoca, Atilla, Timur, Uluğ Bey, Ali Kuşçu gibi önemli şahsiyetler anlatılmalıdır.

21) “Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başkaları çizer” düsturuyla, Türk Dünyası ortak tarihi yeniden yazılmalıdır. Bunun İçin “Millî Tatihçiler Şurâsı” âcilen kurulmalıdır.

22) Başta Doğu Türkistan olmak üzere Musul-Kerkük, Kıbrıs, Kırım, Batı Trakya gibi Türk Bölgelerinin statüleri uluslararası platformlarda sürekli dile getirilerek, layık oldukları konuma gelene kadar dünya gündeminde kalmaları sağlanmalıdır.

Bütün dünya bilmelidir ki, 21. Yüzyıl Türk Asrı Olacaktır.

Turan Kurultayı Bilim Kurulu


TURAN KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ..
Budapeşte, 13.08.2022