İnsanın
kurtuluşunu hedefleyen dinlerin temel öğretilerini belirleyen etmenlerin
başında insanın madde ile olan ilişkisine yönelik konular gelmektedir. Kimi
dini gelenekler insanı bir bütün olarak ele alırken, kimileri de maddeyi
teolojik ve ontolojik açıdan kötü olarak değerlendirir. Dinin dünyaya bakışını
belirleyen, insan ve çevre ilişkilerine yön veren bu etkinin doğru
anlaşılabilmesi için gnostik geleneklerin insan algısı büyük önem arz
etmektedir. Düalist bir bakış açısına sahip olan gnostik düşünceye göre, madde
ve maddeden kaynaklanan her şey kötüdür. Maddeye karşı geliştirilen bu radikal
tavrın sonucu olarak, Tanrı’nın kötü olan hiçbir şeyi yaratmayacağı düşüncesi
hâkimdir. Kötü bir yer olan dünyada, dünyevi işler aracılığıyla kurtuluşa ermek
mümkün değildir. Buna göre gerçek kurtuluş ancak hakikatin bilgisine yani gnosise
sahip olmakla mümkün olabilir. Birçok dini cemaat sayesinde varlığını sürdüren
gnostisizm, özellikle Sabiilik ve Maniheizm sayesinde müstakil bir yapıya
bürünür. Bu bağlamda kendisini Budda, Zerdüşt ve İsa Mesih’in müjdelediği
kurtarıcı olarak tanıtan Mani’nin gnostik yaşam öyküsü ve düşüncesi
Ortadoğu’daki dini grupları anlamak noktasında da bizlere önemli ipuçları
sunmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Kitap Tanıtım ve Tenkitler |
Authors | |
Publication Date | June 25, 2018 |
Submission Date | May 2, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |