Abstract
Dünyada küresel sorunların varlığı ve yüzyıllara oranla bu sorunların yayılma hızındaki artış dünya nüfusunda dalgalanmalar meydana getirmektedir. Dünya nüfusunu doğrudan etkileyen olaylar belirli kitleler üzerinde yoğunlaşırken toplumun algısı da bu yönde etkilenmekte ve kültürel değişimler meydana getirmektedir. Bu küresel sorunlardan biri 31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan kentinden yayılmaya başlayan Covid-19 hastalığıdır. Corona virüsü kaynaklı covid-19 hastalığını DSÖ, 11 Mart tarihinde pandemi olarak açıklamıştır. Solunum yolu ile hızla yayılmakta ve özellikle kronik hastalıkları olanlarla yaşlılarda ölümle sonuçlandığı açık- laması yapılmaktadır. Salgının özellikle yaşlı nüfusun ölüm riskini artıran bir solunum yolu hastalığı olması ve ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre tedavi, bakım, önlem ve koruma yaklaşıklarında farklı yöntemler izlemeleri, kültürel kodlarla desteklenmektedir. Yaşlı nüfusun doğrudan risk grubunda olması Türkiye’nin 22 Mart tarihinde uygulanan 65 yaş üzeri ve kronik rahatsızlığı olanların sokağa çıkma yasağı getirmesini gerektirmiş ve koruma yaklaşımları ile yaşlı nüfusun koruma altına alınması amaçlanmıştır. Yaşlı nüfusun yoğunluğuna oranla bulaş riskinin artacağı öngörülmüş ve bu doğrultuda önlemler alınmıştır. Salgın süreci ve alınan önlemlerin demografik yaşlanma ve yaşlıların nüfustaki artış hızları göz önüne alınarak sağlık, ekonomi, sosyal çevre vb. yönlerden etkileyip etkilemediği kültürel değişimler çerçevesinde tespit edilmelidir. Bu sayede yaşlıların toplum içerisindeki değer kazanım ve kayıpları ortaya konulmuş ve yaşlılık kültürlerinin salgın süreciyle yaşadığı değişim halk bilimi açısından değerlendirilmiş olacaktır. Aynı zamanda devletlerin yaptığı politikalara bakıldığında, toplumun yaşlıya bakış açısı ve yaşlının yaşamsal değerinin değişikliğe uğradığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle dünya devletlerinde izlenen politikaların farkının ortaya konulması ve kültür temelli yaklaşımların tes- piti gereklidir. Sağlık, ekonomi, sosyalleşme, fiziki izolasyon, sosyal destek vb. alanlarda uygulanan koruma ve önlem çalışmaları, yaşlılık kültürünün değişimini sağlamış, toplumun yaşlıya bakış açısında hatırlama, özlem, aidiyet, önem, kaybından duyulan korku ve endişe vb. yönlerden değişimler dikkat çekmiştir. Yaşlıların salgını nasıl algıladıkları, duygularını ve algılarını sosyal medyada nasıl yansıttıkları ve tepkiler karşısında takındıkları tutum, haberlere konu olmaları ile toplumsal rollerinin yeniden kazanımı konusunda doğrudan etkili olmuştur. Yaşlı grubun teknoloji ile zorunlu teması bu dönemde gerçekleşmiş ve medya aracılığı ile doğru bilgilerin edinilmesi bilgiye ulaşmanın kolaylığı açısından önem kazanmıştır. Sosyalleşmenin sokağa çıkma yasağıyla engellenmesi sadece fiziki mesafeyi kapsadığından teknoloji, komşu, arkadaş, balkon, bina boşlukları vb. kişi ve alanlarda uzaktan uzağa iletişim devam etmiş ve iletişimin boyut değiştirmesiyle daha da yoğun kullanılır hale gelmiştir. Sağlık önlemleri kapsamında alınan kararlara uyanlar ve uymayanlar değerlendirildiğinde toplumda oluşan yaşlılık algısının değer kazandığı sonucuna varılabilmektedir. Devletin koruma ve güven üzerine kurduğu yaklaşımın devam eden salgın sürecinde kültürde yaşlıya duyulan saygı ve sevgi üzerine temellendirildiği ve kültürel değişimin geleneksel yaşlı rollerini yeniden hatırlamaya yönlendirdiği söylenebilir. Duygulara hitap eden uyarılarla ve uygun dil kullanımı ile izlenilen yöntemlerin, yaşlılara davranış şeklini modellediği ve bu bakımdan toplumsal hafızanın, kültürel kodların hatırlanmasında örnek teşkil ettiği anlaşılmaktadır.