Abstract
Dünya tıp tarihine bakıldığında tedavilerin kaynağının, akıl ve mantık yoluyla hazırlanan ilaçlar ile inanış temelli yapılan uygulamalara dayandığı görülmektedir. Modern tıbba kadar süregelen ve modern tıbbın yanında da varlığını bazen açıktan bazen de gizliden sürdürmeye devam eden inanış temelli tedavilere halk hekimliği ve bu yolla yapılan ilaçlara da halk ilaçları denilmiştir. Çalışma kapsamında tıp eğitimi almış hekimlerin, kimi hastalıkların tedavisinde başvurdukları alternatif tedavi yöntemleri üzerinde durulmuş, halk hekimliği uygula-malarının modern tedavi yöntemleri ile bir arada kullanılışı ele alınmıştır. Bu amaçla 16. ve 17. yüzyıllar ara-sında yazılmış ve üzerinde lisansüstü çalışma yapılmış yedi Türkçe tıp metninde (Ecza-i Lokman Hekim, Envâ-ı Emrâz, İlm-i Tıbb, Kitab-ı Tercüme-i Tezkire-i Dâvûd Fi İlmü’t-Tıbb, Mecma’ü’l–Mücerrebât, Şifaü’l-Fuad Li-Hazret-i Sultan Murad, Tuhfetü’l- Erîbi’n- Nâfia Li’r-Rûhânî Ve’t-Tabîb) yer alan hekimlerin halk inanışları temelinde yapmış oldukları tedaviler ile uygulamalar belirlenmeye, sınıflandırılmaya ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu yüzyıl aralığının seçilme nedeni, bu dönemde yazılmış tıp metinlerinin halk inanışlarıyla tedaviler ve uygulamalar açısından incelenmemiş olduğunun görülmesidir. Çalışma sonucunda, halk inanışlarına yönelik tedavi ve uygulamaların, kolay doğum yapmak, düşük yapmak, düşükten korunmak, cinsellik, koruyucu hekimlik, çocukların bir an önce konuşması, bebeğin cinsiyetini belirleme, delilik ve sara gibi hastalık ve durumlarda yoğunlaştığı görülmüştür. Bunun yanında nadir de olsa yoğun bakımda ve uzun süre yatalak olan hastaların yaşayıp yaşamayacağına yönelik halk inanışlarının bulunduğu da belirlenmiştir. Tıp metinlerinde halk inanışı temelli tedavilerde, şifalı dualardan, sihirden, giyim-kuşam malzemelerinden, hayvan ve bitkilerden yararlanıldığı tespit edilmiştir. Sihirlerin ise birleştirmek veya ayırmak amacıyla yapıldığı gözlenmiştir. Bununla birlikte bu büyüleri bilen hekimler ayırmak amaçlı yapılan büyülerin iyi olmadığını ve mümkün olduğunca bundan uzak durulması gerektiğini tavsiye etmişlerdir. İncelemeye esas alınan tıp metinlerinde hastalıklar bağlamlı tedaviler dışında âşık olma, ürünlerin bereketlenmesi, insanlar arasında itibar görme, yürümekten ve çalışmaktan yorulmama, yoğun bakımda ve uzun süre yatalak olan hastaların yaşayıp yaşamayacağı gibi hususlarla ilgili halk inançlarına bağlı uygulamalar da bulunduğu belirlenmiştir. Bunların halk inanışları ile tedaviye dolaylı olarak girebileceği ve sağlığı ilgilendirebileceği düşünülmüştür. Çünkü insanlar arasında sevilip sayılma, çalışırken enerjisini koruma ve ürünlerin bereketli olması insanları mutlu ederek hastalığa yakalanmaktan kurtarabilir. Aksi takdirde kişiler hüzne ve üzüntüye bürünerek hastalığa yakalanabilirler. 16. ve 17. yüzyıl tıp metinlerinden belirlenen folklorik tıp uygulamalarına dayalı olarak elde edilen tespitlerin ve ulaşılan sonuçların, Türk halk inanışları, halk hekimliği yanında geleneksel Türk tıbbı ile ilgili yapılacak çalışmalara katkı sağlaması amaçlanmıştır. Yine Türk tıbbının gelişme aşamaları, Türk halk tıbbındaki millî ve alıntı ögelere yönelik kesin sonuçların belirlenebilmesi için de çalışmanın yüzyıl açısından da bir boşluğu doldurması ümit edilmiştir.