Kazak halkının gelenek-görenekleri ve millî (tarihî) belleğinin kaynağı Türk kültürüne, konargöçerlerin medeniyetine dayanmaktadır. Şecereler, masallar, destanlar, tarihî hikâyeler, efsaneler, bilgelerin ve kadıların (biy) söylemiş olduğu sözler halkın şecere mirasını oluşturur. Makalede Türk halklarının şecere geleneği ve onu devam ettirenler, koruyanlar üzerinde durulmaktadır. Bununla birlikte, şecere destanlarının muhtevası, şecere geleneğinin işlevi, yapısı ve şekli incelenmiştir. Yazarlar, ilk defa incelenmekte olan şecere destanlarının Türk halklarında da mevcut olduğunu söylemekle birlikte onların birbiriyle olan ilişkisini ve benzerliklerini karşılaştırmalı tarihî yöntemle ortaya koymuştur. Millî (tarihî) bellek şecerecilik geleneğinin temel kategorisidir. Kazak halkı ecdatlarını, soyunu ve kökenini, kendi tarihini ezbere bilen insanlara “şecereci” derler. Meşhur şecereciler şecereleri belli bir forma (nesir, nazım, destan, tablo) dönüştürüp onları sözlü olarak ağızdan ağza, nesilden nesle yaymışlardır. Şecereyi aktaranlar üç gruba ayrılırlar: eski şecereciler; şecereden haberdar olan ve bilen insanlar; şecereleri derleyen ve düzenleyenler. Şecereciler geleneğin icracısı ve koruyucusu olarak değerlendirilebilirler. Onlar sadece şecereleri derleyip düzenleyen ve nesilden nesle aktaran kimseler değil aynı zamanda halkın başından geçirdiği tarihî ve sosyal olayları ayrıntılarına kadar bilen bilgili insanlardır. Şecereciler kendilerinin olağanüstü hafızaları, bellekleri sayesinde yüzlerce insanın ismini zikredip, her biriyle ilgili yaşlıların aktardıkları anlatıları anlamlarını değiştirmeden sonraki nesillere ulaştırmışlardır. Bundan dolayı şecerecilik geleneğini “sözlü gelenek” içinde görmekteyiz. Hâlen de halk arasında sözlü şecerecilik devam etmektedir. Türk soylu halklar arasında bu gelenek bazı özelliklere ve farklılıklara sahiptir. Şecerecilik geleneği, Türkçe konuşan halkların kültürünün sözlü olarak yayılan kültürel olgusudur. Şecereci yaşlılar şecereyi sözlü biçimde nesilden nesle aktararak millî belleğimizi bugünlere kadar ulaştırmış ve korumuşlardır. Onların ağzından sülaleleriyle ilgili şecereleri, değerli bilgileri duymak mümkündür. Kendi boyunun tarihî şahsiyetlerini (bahadır, ozan, kadı, hatip vb.) ve şecereyi en başından günümüz nesline kadar kimse şecereciden daha iyi bilemeyebilir. Şecere, tarihî şahsiyetlerle ilgili bilgileri efsaneler, destanlar, hikâyeler vasıtasıyla babadan oğula, oğuldan toruna aktarılarak devam eder. Bu da şecerelerin halkın hafızasından silinmeyip unutulmayarak kesintisiz devam ettirildiğini ve gelişip genişleyerek zamanla epik sıfat kazandığını gösterir. Günümüz küreselleşme çağında yetişmekte olan genç nesil ne kadar kendi soyunu ve şecereyi bilerek büyürse kendi milletinin köklerini ve tarihini o kadar iyi bilecektir. Özellikle yedi göbeğe kadar aynı boydan olanların evlenmemesi gibi millî gelenek sayesinde akrabalık bağları oldukça pekişir, köklü bir millet olunduğunun farkına varılır. İnsanın bilincini ve ruhunu terbiye etmede şecere önemli bir role sahiptir. Genç nesillerin güzel huy ve karakter sahibi olmaları için şecereciler çeşitli yöntemler kullanmışlardır. Örneğin, dinî ve tarihî efsanelerden örnekler vermişlerdir. Kazaklar arasında her bölgenin kendi şecerecisi, geçmişi iyi bilen ihtiyarları olmuştur. Ancak onların anlattıkları şecerelerin çoğu günümüze kadar ulaşamamıştır. Şecerecilerin hepsinin ortak tutumu halk arasındaki etnik bütünlük ve beraberliği sağlamak, milletin birliğini korumaktır. Çalışmada Kazak şecerecilerinin sunmuş olduğu bilgiler bilimsel yönden değerli görülmüş ve söz konusu bilgiler bilimsel bir bakış açısıyla ilk defa incelenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Cultural Studies |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | June 20, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 17 Issue: 130 |