Kadının toplumdaki yeri ve kamusal alana katılma biçimleri akademik alanda uzun süredir dikkat çeken araştırma konularından biri olmuştur. Kadınların erkeklerle birlikte, eşit düzeyde kamusal alana katılımı Türkiye modernleşme deneyiminin yapıtaşlarından biri olması nedeniyle, bu konu sosyal bilim yazınında bugüne dek çok farklı açılardan ele alınmış ve neticede geniş bir literatür oluşmuştur. Ancak, bu çalışmaların büyük çoğunluğu kadınların kamusal alana katılımının sosyo-ekonomik ve politik boyutuyla ilgilenmiş olup, buna karşın sosyo-mekânsal boyutunu ele alan, yani mekânı bir araştırma birimi olarak ele alarak kadın ve mekân etkileşimini gündelik hayat deneyimleri üzerinden inceleyen çalışmalar henüz çok az sayıdadır. Literatürde var olan çalışmalarda ise kadınların kamusal alana siyasal olarak katılımı ve bu alandaki görünürlüklerine odaklanılırken, kadınların günlük hayatlarında evden ne koşullarda çıkarak kamusal mekânlara eriştikleri ve bu mekânları nasıl deneyimledikleri çoğunlukla gözden kaçırılmıştır. Bu makalede, kadınların kamusal mekânla ilişkileri üzerine derinlemesine kapsayıcı bir analiz geliştirmek için ne tür bir araştırma yapılması gerektiği sorusu üzerine odaklanacağım. Doktora çalışmam sırasında yürüttüğüm saha araştırması deneyimlerime dayanarak, kadınların gündelik kamusal mekân deneyimlerinin incelenmesinde metodolojik açıdan önemli olan soruları, özellikle de bu konuda bir incelemenin ne tür özgüllükler taşıyacağını ortaya koyarak, ele almaya çalışacağım.
The central concern of this study is to conduct a methodological discussion on the interrelationship between space and gender, focusing on everyday lives of women in the urban public space. Gender relations are closely connected to spatial perceptions and experiences. This article aims to reveal the conditions and possibilities of researching on how women perceive and experience urban public spaces. In this way, it will open up a discussion on the potentialities of taking the concepts of gender and space as the central foci of research for understanding social relations. By this purpose, through the example of Turkey’s capital city of Ankara, it deals with the methods and practices applied in the field research, which has been conducted to analyse women’s access to the urban public spaces and their use of these spaces. Within the scope of the article, based on the field experiences of the researcher, it is attempted to answer the question of how public space can be examined through women’s experiences. The major concern to be explored is the distinctive features of examining public space and the sorts of specificalities that emerge methologically, when the particular focus is on women as the research subject.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Articles (Thematic) |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2015 |
Submission Date | December 1, 2015 |
Acceptance Date | December 1, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Volume: 2 Issue: 2 - Female Narratives |