Medya ve toplumsal değişimi inceleyen etnografik yaklaşımlar, araştırma objesi olarak çoğunlukla yeni bir iletişim aracının ortaya çıktığı noktadaki değişimlere odaklandığından, yeni teknolojinin dönüştürücü gücünü fazlasıyla öne çıkarma eğilimi göstebilmektedirler. Bu yüzden Postill, medyanın toplumsal değişime olan etkisini anlamak için belli bir zamanla kısıtlandırılmış etnografik yöntemler yerine, devam etmekte olan toplumsal değişimin altını çizebilecek biyografik bir yöntemin gerekliliğini savunmaktadır. Kendisinin bu sayıdaki makalesine yaptığım yorum, kendi uzun-süreli medya etnografisi araştırmamdan da örneklerle ve Buroway’un (2003) sahaya odaklı ve kesintili geri dönüş yönteminden yola çıkarak, uzun-süreli bir medya etnografisi yaklaşımının önemine vurgu yapmaktadır.
Ethnographic examinations of media and social change can focus too narrowly on the changes taking place at the time of introduction of a new communication technology and thus can end up being incredibly short-sighted and celebratory in their approach. Postill argues that inquiries into media's role in social change should not be done through time-constrained ethnographic methods, but rather should follow a more biographical model that better accounts for ongoing social change. In response to his essay in this issue and in light of my fieldwork experience in the same site during the past 15 years, I discuss the value of adopting a longitudinal approach to media ethnographies with focused or punctuated revisits (Burawoy, 2003) to the field.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Commentary Article |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2017 |
Submission Date | June 1, 2017 |
Acceptance Date | June 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 4 Issue: 1 - Ethnography |