Bu çalışma, Leylâ Erbil’in 1988 yılında yayımlanan Mektup Aşkları romanında “aşk” duygusunun faillerini odağa almaktadır. Çalışmanın temel amacı, mektuplar üzerinden kurgulanan aşkın toplumsal cinsiyet rollerinin performansında belirleyici olup olmadığını çözümlemektir. Bu doğrultuda, aşkın, hangi duygu, davranış ve düşünce biçimleriyle birlikte deneyimlendiği tartışılmaktadır. Romanda yazdıkları ya da onlara yazılan mektuplar üzerinden tanıdığımız kadın ve erkek karakterlerin aşk deneyimleri ve bunu dile getiriş biçimleri arasında farklılık olduğu tespit edilmiştir. Aydınlanmacı görüşün yarattığı ikilik olan kadınların duygularla erkeklerin akılla özdeşleştirilmesi Mektup Aşkları’nda ters yüz edilir. Kadınlarda akıl-duygu ikiliğinin/karşıtlığının kırıldığı, bunların birbirinin içine geçtiği, dolayısıyla karakterlerin düşünce ve davranışlarında çelişkiler ve çatışmalar yarattığı görülür. Erkek karakterler ise hegemonik erkeklik ve bu kavramın duygularla ilişkisi bağlamında çözümlenmiştir. Erkeklerin birçoğu hegemonik erkeklik normları dışında söylemler geliştiriyormuş gibi görünse de bu söylemler üzerinden erkeklik kalıplarını yeniden üretirler.
This paper focuses on the subjects of love in the novel Mektup Aşkları (1988), written by Leylâ Erbil. The main purpose of this paper is to examine whether the love constructed through letters is a determinant of gender performance. In this regard, this study discusses with which emotions, behaviours, and thoughts love is experienced. It is determined that there are differences between the love experiences of the male and female characters in the novel. The duality created by the Enlightenment view, namely the identification of women with emotions and men with reason, is reversed in Mektup Aşkları. Female characters not only falsify this emotion-reason opposition but also show that emotion and reason are interweaved in their thinking and behaviour. However, male characters are examined in the context of hegemonic masculinity and the relation of this notion with emotions. Although many male characters in the novel seem to develop a discourse out of hegemonic masculinity, it is seen that they reproduce the stereotypes of masculinity.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | May 29, 2024 |
Publication Date | May 31, 2024 |
Submission Date | March 15, 2024 |
Acceptance Date | April 27, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |