Kütüphanecilik, insanı, kültürü ve insanî gelişim ve değişimi merkeze alan bir disiplindir. Kütüphanecilik
konusunda çalışmalar yapan uzmanların, kütüphaneleri sosyal yapıyla beraber ele aldığı ve kütüphanenin
ana amacının kültür değerlerine yönelme ve kültür aktarımını sağlamak olarak değerlendirdikleri
görülmektedir. Dünya ölçeğinde Türk Kütüphaneciliğine bakıldığında ise, istenen gelişimin gerçekleşmediği
açıktır. Her ne kadar kütüphanecilik tarihimiz boyunca sorunlar tespit edilebilmiş ve bu sorunlarla ilgili
çözüm önerileri getirilmiş olsa da, zihniyetin konuyu ele alış tarzı ya da başka bir yaklaşıma olan direnci
yıllar içerisinde daha da büyük sorunlara yol açmıştır. Nitekim bugün Türk Kütüphaneciliği için tartışılan
konuların, birincisi 1982, ikincisi ise 1989 yılında gerçekleştirilen Milli Kültür Şuraları’nda da tartışıldığı,
fakat aradan geçen 35 yıla rağmen hâla bir çözüme kavuşturulamadığı görülmektedir.
Türk Kütüphaneciliğinin mekân, kullanıcı ve hizmet olarak gruplandırılabilecek sorunlarının temelinde
milli eğitim sistemi ile kütüphaneler arasında organik bağın kurulmamış olması gösterilmektedir. Buna
bağlı olarak 6-17 yaş arası çocuk ve gençlerin hayatlarında zorunlu bir sürecin temelini oluşturan milli
eğitim müfredatının, kitap okuyan ve kütüphaneyi üçüncü mekân olarak kullanan insan tipini yetiştirecek
biçimde yeniden düzenlemesi, bu düzenleme çalışmalarına ise okul öncesi dönem çocuklarından ve onların
ailelerinin eğitiminden başlanması gerekmektedir.
Mankind, culture and the development and change of humanity lies at the centre of the librarianship.
Studies carried out in the field of librarianship by experts have examined the social nature of libraries
and have stressed that the primary aim of libraries is to give direction to cultural values to ensure the
transmission of culture. When examined on a global scale, it is apparent that Turkish librarianship has not
progressed to the desired level. Despite the fact that issues have been identified and relevant solutions has
been put forward throughout the history of Turkish librarianship, issues have been further exasperated bythe mind-set used to approach problems and by a resistance to new approaches. Thus, of the issues being
discussed by Turkish librarianship today, two of these issues were first raised in 1982 and 1989 respectively
at the National Culture Council. However, despite the passing of 35 years, these issues remain unresolved.
At the core of the issues, that can be grouped as that of space, user and service, that exist in Turkish
librarianship lies the fact that an integral bond between Turkish librarianship and the national education
system cannot be said to exist. In relation to this, it is necessary to reformulate the national education
curriculum which lies at the core of the lives of children aged 6-17 as a compulsory period so that
individuals who read and use libraries as a third space are nurtured. In addition, this arrangement
should ensure that this commences at the preschool period and should also aim to educate the families
of children on this topic.
Journal Section | Makaleler |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 12, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 4 Issue: 2 |
MUJOT publishes scientific studies such as research articles, review articles; historiographic studies, archival and monographic source publications, scholarly translation and transcriptions, bibliography and chronologies, book and thesis reviews, interviews and obituary studies along with announcements about related subjects about Turkic World particularly in the fields of language, culture, literature, history, folklore, geography and art.