Elçin’in üçüncü ve en kapsamlı eseri olan Ölüm Hükmü, Sovyetler Birliği’nin yetmiş yıldaki panoraması olarak değerlendirilebilecek niteliktedir. Roman, müstakil gibi görünen, ancak her biri diğerleriyle bağlantılı on sekiz bölümden oluşmaktadır. Elçin her bölümde farklı karakterler üzerinden Sovyet sisteminin eleştirisini yapar. Romanda karakterlerin birey olma bilinci ve benlik duygusunun kolektivitenin önüne geçtiği görülür. Bu durum sistem ve insan arasında çeşitli çatışmalar meydana getirir. Rüşvet, iltimas ve giderek artan liyakatsizlik insanlara bu dünyada cennet vadeden düzenin bozulmasına sebep olur. Sovyet sistemi, din yerine ikame ettiği ideolojisinin eleştirilmesini olanaksız kılar. Bu durum, sistemde oluşan çatlakların onarılmasını da imkânsız hâle getirir. Elçin, Ölüm Hükmü romanında 1929-1983 yılları
arasındaki toplumsal, siyasi, ekonomik yozlaşmaya karakterlerin hikâyeleri vasıtasıyla ışık tutar. Konusunu yakın tarihten alan Ölüm Hükmü, Sovyet döneminin gerçekliklerini tüm çıplaklığıyla aktarırken okuru tarihsel gerçeklik-kurgu ekseninde dolaştırır. Bu bağlamda yazar, geriye dönüş tekniğini kullanarak on sekiz bölümdeki farklı hikâyeleri birbiriyle ilişkilendirir ve bir bütün oluşturur. Bu makalede Ölüm Hükmü üzerinden Sovyetler Birliği’nin sistem ve değerlerindeki yozlaşma incelenmiş, eser tarihî roman ve tarihsel gerçeklik bağlamında ele alınmıştır.
Ölüm Hükmü, the third and most comprehensive work of Elçin, can be evaluated as the panorama of the Soviet Union within seventy years. The novel consists of eighteen chapters which appear to be independent but in fact, each connected with the others. Elçin criticizes the Soviet system through different characters in each episode. In the novel, it can be seen that the consciousness of being an individual and the sense of self outweigh the collectivity. This situation creates various conflicts between the system and human. Bribery, favoritism and increasing incompetence cause the order that promises people heaven in this world to deteriorate. The Soviet system makes it impossible to criticize the ideology which it substituted for religion. This also makes it impossible to repair cracks in the system. In his novel Ölüm Hükmü, Elçin sheds light on the social, political and economic degeneration between 1929-1983 through the stories of the characters. Taking its subject from recent history, Ölüm Hükmü guide the reader through the axis of historical realityfiction, while conveying the realities of the Soviet period in all its nakedness. In this context, the author relates the different stories in eighteen chapters to each other and forms an entirety by using the flashback technique. In this article, the corruption in the system and values of the Soviet Union has been examined through the Ölüm Hükmü, and the said novel has been discussed in the context of historical novel and historical reality.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 18, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 7 Issue: 2 |
MUJOT publishes scientific studies such as research articles, review articles; historiographic studies, archival and monographic source publications, scholarly translation and transcriptions, bibliography and chronologies, book and thesis reviews, interviews and obituary studies along with announcements about related subjects about Turkic World particularly in the fields of language, culture, literature, history, folklore, geography and art.