Bilimsel Devrim ve Aydınlanma ile evrensel bilginin taşıyıcısı ve aktarıcısı olan aydın ön plana çıkmıştır. Aydın bu misyonu ile politikleşmiş ve kitleleri dönüştürme görevini de üstlenmiştir. A. Gramsci, aydının evrensel bilginin taşıyıcısı olduğu kabulüne eleştirel yaklaşır ve “organik aydın” kavramsallaştırması ile aydının sınıfsal boyutunun altını çizer. M. Foucault ise, aydının bilgisinin evrenselliğini sorgular ve entelektüelin spesifikliğine odaklanır. Aydının kendisini kitlelerden ayrıştırmasının zeminini ortadan kaldıracak ve bu bağlamda “cahilliği” öne çıkaracak düşünür ise J. Rancière’dir.
With the Scientific Revolution and the Enlightenment, the luminary, the bearer and transmitter of universal knowledge, came to the fore. With this mission, the luminary became politicized and took on the task of transforming the masses. A. Gramsci is critical of the assumption that the luminary is the bearer of universal knowledge and underlines the class dimension of the intellectual with his "organic intellectual" conceptualization. M. Foucault, on the other hand, questions the universality of the luminary's knowledge and focuses on the specificity of the intellectual. The thinker who will eliminate the basis for the luminary to separate themselves from the masses and highlight "ignorance" in this context is J. Rancière.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Policy and Administration (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2024 |
Submission Date | March 24, 2024 |
Acceptance Date | April 24, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 5 Issue: 1 |