Bu araştırmamızda Hz. Peygamberin vefatından sonra ümmet arasında hilafet ya da imamet denilen dini ve siyasi otoritenin nasıl ortaya
çıktığı ele alınmıştır. Dinin temel kaynakları olan
ayet ve hadislerde İslam Devlet Başkanı’nın seçilmesine dair tafsilli bir model olmadığını görmekteyiz. Sahabeler arasında bilhassa ilk dört
Halifenin durumu dikkate alındığında Hz. Ebu
Bekir dar bir Meclis tarafından seçilmiştir. Hz.
Ömer ise Hz. Ebubekir tarafından vasiyetle gelmiştir. Hz. Ömer arkasında bir heyet bırakmıştır. Hz. Osman bu heyet tarafından seçilmiştir.
Hz. Ali ise Hz. Osman’ın şehid edilmesinden
sonra Hariciler tarafından oluşturulan terör ve
kaos ortamının acilen bertaraf edilmesi maksadıyla bilhassa ekabirden sahabelerin telkin ve
teşvikiyle Medine ahalisi tarafından seçilmiştir.
Neticede ilk dört halife yapısal olarak farklı yöntemlerle başa gelmiştir. Bu şekilsel farklılıklarla
beraber hilafetin ruhunu teşkil eden unsurlar
dikkate alındığında demokratik bir hilafet tasavvurunun mümkün olduğuna inanmaktayız.
Etnik ve mezhepsel farklılıkların temel hak ve
özgürlükler kapsamında değerlendirildiği ve
İslam ülkelerinin egemenlik anlayışlarına halel vermeyecek şekilde İslam İşbirliği Teşkilatı
İslam Siyasal Birliğine dönüştürülebilir. İşte bu
makalemizde İslam devlet yönetiminin ruhunu
teşkil eden adalet, emanet, ehliyet,şûra, biat ve
içtihad kavramları çerçevesinde Demokratik Hilafet’in yeniden tasavvuru ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 15 Sayı: 54 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi