Bu makalede Şebusteri’nin eserlerinden yola çıkarak, onun temel problemi ve tezi ile kriz noktalarını betimledikten sonra, İslam düşüncesi ve bugünün sorunlarını aşma konusunda Şebusteri’nin yaklaşımlarını katkıları ve zafiyetleri açısından ortaya koymaya çalıştık. Şebusteri daha çok hermenötik ve anlama, bilhassa dini metinleri anlama konusunu analiz etmektedir. Anlamın tektipleşmesi, sabitlenmesine karşı çıkan Şebusteri, dini metinlere farklı felsefe ya da önkabullerle yaklaşarak çoklu anlam dizgeleri
elde etmek istemektedir. Dini metinleri anlama bağlamında temelde üç kriz noktasına temas ettiğini söyleyebiliriz. Bunları biz metinde “evrensellik-tarihsellik”, “teolojiden antropolojiye” ve “dini çoğulculuk” başlıkları altında verdik ve tartışmaya çalıştık. Dikkat edilirse bu başlıklar, özellikle son yıllarda İslam düşüncesinin önemli tartışma konuları arasında yer almaktadır. Şebusteri dini metinlerin bugün için geçerli hükümlerinin olmadığını belirtmekte, aslında sarih bir şekilde metnin tarihselliğini savunmaktadır. Fakat bundan daha önemlisi Şebusteri, “dini tecrübe” kavramı üzerinden insan ve Tanrı’yı anlamlandırmanın merkezine insanı yerleştirmekte ve bunu da “Yeni Kelam” gibi bir kavrama referansla tartışmaktadır. Doğrusu biz burada bir otorite değişimi görmekteyiz. Şebusteri, dini çoğulculuğu savunmaktadır. Ancak bu savunmayı, hakikat kavramına klasik yaklaşımları ters yüz ederek yapmaktadır. Kanaatimizce Şebusteri çağdaş dünyada İslam düşüncesinin temel sorunlarını vukufiyetle tespit etmiştir. Fakat bu sorunlar için getirdiği çözüm önerileri, İslam düşüncesinin kendi yerli dinamiklerinden hareket etmemekte ve neticede Batılı paradigmayı bir yeniden üretime dönüşmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 13 Sayı: 50 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi