İnsan, doğal olarak bilmek isteyen bir varlıktır. O, yalnız kendi dışındaki varlıkları merak etmekle kalmaz, kendisini de merak eder: “Ben neyim, nereden geldim nereye gidiyorum, yaşadığım hayatın anlamı nedir?” gibi sorular, kendini bilmeye, bir tür ben-bilgisi oluşturmaya yönelik sorulardır. Varoluşun anlamı sorusu, kapsayıcı bir sorudur. Soru, sadece hayatın anlamını sormaz, ölümün anlamını da sorar; hayatın anlamıyla birlikte dünyada ve evrende olanların anlamını da sorar. Bu nedenle, varoluşun anlamı sorunu kapsamlı bir cevabı gerekli kılar. Bu nokta, yaşamaya başlamak, hayata çıkış yapmak için uygun bir yerdir. Felsefe ile uzaktan yakından ilgisi olmayanlar bile, hayatın anlamı konusunda şu ya da bu şekilde bir yargıya varmak isterler. Yaşamın anlamı sorusu kurgusal değil, gerçek bir sorudur. Çünkü o bize kendi dışımızdan gelmez, kendi içimizden gelir. Keşfedilmiş ya da uydurulmuş bir soru da değildir. O, tek tek herkesin kendi varoluş toprağında biter, kendi umutlarında, kendi kaygılarında, kendi acılarında açar. Bu makalenin öncelikli amacı, insanlara, varoluşun anlamının ne olduğunu öğretmek, onlar adına soruya bir cevap vermek değil, onu bizzat kendi adına cevaplamaları
gerektiğini hatırlatmak ve olsa olsa muhtemel çözüm yollarına işaret etmek olabilir. Böylece soruya ve cevaba dair bir bilinç oluşturmayı amaçlar.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 9 Issue: 36 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi