Tanım düzeyinde ahlâkın ne olduğu konusunda pek tartışma çıkmaz. “İyiye yönelme”, “iyiliği öngörüp kötülükten uzak durmaya çalışma” gibi genelge‐çer tanımlar bile bir anlaşma zemini sağlayabilir. Ama iş iyi olanı ve kaynaklarını açıklamaya geldiğinde ortalığı hemen toz duman kaplar.
Günümüz dünyasını ifade edebilmek için “küreselleşme”, “postmodern zamanlar”, “insan hakları çağı” gibi kavramlar kullanılıyor; egemen sosyoekonomik düzenin “liberal kapitalizm”, politik düzenin ise “liberal demokrasi” olduğu söyleniyor. Böyle bir dünyada “ahlâk”ı, “iyi”yi tartışabilmek oldukça sorunlu görünüyor. Çünkü bir yanda alabildiğine haklar ve özgürlüklerden bahsedilirken bir yandan da insanlığı birleştirecek genel evrensel ilkeler gerekiyor. Herkesin “insan doğası” hakkında fikir birliği içinde olduğu herhangi bir felsefî antropoloji, dinsel ve düşünsel zemin olmayınca bilim yardıma çağrılıyor; “ahlâk” ve “iyi”, evrimsel biyolojinin bakış açısına göre açıklanmaya çalışılıyor, evrimci, doğalcı bir etik anlayış ortaya çıkıyor.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2009 |
Published in Issue | Year 2009 Volume: 5 Issue: 19-20 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi