Osmanlı İmparatorluğu’nda Sultan II. Abdülhamid saltanatı yıllarındaki (1876-1909) iki karşıt siyasî görüşü yansıtan yayınlardan yapılan bu alıntılar, 20. yüzyılın başlangıcında bir ulus olarak hayatta kalmak için nasıl modern olunacağının bir göstergesi olarak aynı “Meiji Japonyası” kavramını paylaşır. Japonya’ya bu göndermelerin yüzlercesi, Sultan Hamid ve Jön Türk döneminin gerek Osmanlı-Türk gerekse Arap basının sayfalarında bulunabilir. Bu yayınlarda Osmanlı İmparatorluğu ve onun kusurları, Japonların içerideki ve dışarıdaki başarılarıyla çok sık karşılaştırılmıştır. Japonya, Osmanlı devlet ve toplumunu modernleştirmede izlenecek bir model olarak da ileri sürülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bireylerin veya grupların gelişme için böyle olmayacak yabancı bir alternatif modele kendilerini bağlamak isteğinde neden ve nasıl çok hararetli olduklarını sorguluyorum. Yani, Japonya modeli, uzaklarda Doğu Asya’da sıkışmış Müslüman olmayan bir ulus ve 20. yüzyılın öncesindeki on yıllarda (hatta yüzyıllarda) hakkında çok az bilinen ve düşünülmüş olan. Batılı güçlerce “Avrupa’nın Hasta Adamı” olarak etiketlenen imparatorluğu birkaç Jön Türk’ün 1908’de cesurca “Yakın Doğu’nun Japonyası” olarak adlandırdığı şeyi yeniden biçimlendirmek için Osmanlı ile Japonya’yı eşleştirmek hangi amaçlara hizmet etmişti? Osmanlı’nın Asya Birliği dayanışmasını kucaklaması ne kadar samimi ve gerçekçiydi? Bu, imparatorluğun son otuz yılındaki Osmanlı dünya görüşü hakkında neyi gösterir? Literatürde görüldüğü gibi bu Japon tarihsel karşılaştırmasının yeniden inşası, Osmanlı İmparatorluğu içindeki bireyler ve grupların iç topluluk düzenlemesinde yerlerini nasıl gördüklerinin yanı sıra Osmanlı toplumunun çeşitli kesimlerinin yükselen dünya düzeninde kendilerini ve imparatorluklarını nasıl algıladıklarının çok açık bir anlayışını da verir. Yüzyılın dönüşündeki modern Japonya’ya olan Osmanlı ilgisinin, modernleşmenin dayatılan Batılı normlarına alternatif arayan Osmanlı toplumunun bazı kesimleri arasındaki kendini koruma arzusunun bir sonucu olduğunu izleyen sayfalarda ileri süreceğim. Böyle olmasına rağmen, İmparatorluk, ilerlemenin onunla ölçüldüğü temel alınan standart olarak sonunda Avrupa’yı reddetmeye muktedir değildi. Avrupa’da ve Avrupa ile süregelen tarih, kendilerini Batı’dan ayırmaktan pek çok Osmanlıyı kesinlikle engelleyen şeydi. Bu bağlanma Osmanlıların 19. yüzyıl sonlarındaki dünyada marjinallikleri ile tanınmasını etkiledi ve Batı’nın emperyal ve entellektüel tahakkümünü dışlamak için Japonya’ya doğru geçici bir yönelmeyi içeren hayal bir Osmanlı görüşüne neden oldu.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Translators |
Celalettin Güngör This is me |
Publication Date | June 15, 2008 |
Published in Issue | Year 2008 Volume: 4 Issue: 16-17 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi