Çağdaş siyasi ideolojiler, etrafımızdaki dünyayı bizlere farklı açılardan gösteren pencereler gibidir. Her biri, bize aynı gerçekliğin farklı bir resmini sunar. Bu anlamda siyasi ideolojiler, hiçbir zaman “ideoloji” kavramının isim babası olan Destutt de Tracey’in olmasını arzuladığı gibi, “objektif” bir gerçekliğe işaret etmezler. Ancak bu durum, siyasetin dünyasını anlamaya çalışanlar açısından, onların önemli olmadığını göstermez. Tersine, insan, farklı perspektiflerden bakıldığında ortaya çıkan bu resimleri kendi akıl ve duygu dünyasının süzgecinden geçirerek, hakikate ilişkin daha net görüntüye ulaşmaya çalışır.
Çağdaş siyasi ideolojilerden muhafazakârlık da bu pencerelerden biridir. Türkiye’de yeterince tanınmayan, genellikle bir “tutum” olarak algılanan ve Edmund Burke gibi, ona katkı yapan en önemli filozoflarının temel eserleri henüz çevrilmemiş olan bir siyasi ideolojidir muhafazakârlık. Siyasi düşüncenin genellikle sosyalizm ve liberalizm karşıtlığı temelinde ele alınması, Batı siyasi tarihinin son iki yüzyılına damgasını vurmuş bu üçüncü ana düşünce geleneğinin ve yani muhafazakârlığın önemli düşünürlerinin bu tartışmalarda olumlu veya olumsuz bir atıf kaynağı olarak yer almaması ciddi bir eksikliği ifade etmektedir. Oysa içinde yaşadığımız dünyada siyasetin niteliğine ilişkin olarak bu düşünce geleneğinin ve bu ideolojinin de söyleyecek sözleri vardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 3 Sayı: 12 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi