Tarih kendimizden bahsetmektir. Bahsettiğimiz kendimiz de kullandığımız dilin yetkinliğiyle mütenasiptir. Mental dilin, entelektüel dilin, bilim dilinin ve kendi dilimizin. O dili bir yerlerden buluruz, daha çok da inşa ederiz. Yetkinliğimiz inşa kabiliyetimizdir.
Biyografi de bir inşadır. "Ben anlatısı" denen otobiyografik metinlerin mevcudiyeti işi kolaylaştırır elbette ama, bilim adamı ise biyografik denemeye konu olan, daha dikkatli davranmaya mecburuz. Bu adamın meşgalesi toplumsal sürecin bir parçasıdır çünkü. Dolayısıyla onun hayatını tarihî bir çerçevede anlamlandırmaya, entelektüel ve sosyal gelişmesinin fark edilir çizgilerini öne çıkarmaya gayret ettiğimiz oranda bir şeyler anlatabiliriz. Asıl önemlisi de muayyen bir bakış açısıyla, belirli bir soru sorarak yaklaşmalıyız ona.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 2 Sayı: 8 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi