Fransız Devriminden sonra bütün dünyada doğrudan veya dolaylı olarak sarsıcı bir etki yaratan modernlik, özellikle İngiltere ve Osmanlı gibi geleneğin güçlü olduğu ülkelerde ciddi bir entelektüel tepkiye yol açmış, bunun sonucunda gelenek ideolojik bir savunma konusu haline gelmiştir. Bunun İngiltere ve Osmanlı'daki önde gelen temsilcileri olarak mukayese için alman Edmund Burke ve Ahmet Cevdet gibi aktif gelenekselciler, daha sonra geleneğin saf ve sistematik bir müdafaasına çalışan spekülatif veya pasif gelenekselcilerden farklı olarak, henüz tam çözülmediği bir aşamada bir yandan geleneği bir şekilde yaşatmak üzere sosyo-politik süreçlerde aktif rol almış, öte yandan da entelektüel açıdan, yumuşak bir ideolojik söylemle gelenek ve modernlik kavramlarını kullanmaksızın modernliğin köklü bir eleştirisine dayalı olarak geleneğe daha dinamik bir yorum kazandırmışlardır. Dikkate değer bir ortaklık gösteren ulusal ve bireysel arka planlarının tasvirine dayalı olarak bu düşünürlerin düşünceleri on bir nokta etrafında mukayese edildiğinde, aralarında herhangi bir etkileşim olmadığı halde, geleneğin tanımı ve modernliğin eleştirisine ilişkin temel noktalarda şaşırtıcı bir şekilde buluştukları görülmektedir. Buna göre, düşüncenin temelde problem-çözücü, sosyolojik/ontolojik karakteri göz önüne alındığında, modern epistemolojinin ürünü oryantalistlik paradigmanın aksine esas evrensel kültürel ayırımın coğrafî bakımdan Doğulu ve Batılı değil, fakat coğrafî sınırları çapraz olarak kesen dünya-görüşü bakımından "geleneksel/modern dünyalar" arasında olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Fransız Devrimi modernleşme gelenekselcilik ideoloji İngiltere Osmanlı Edmund Burke Ahmet Cevdet
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 2 Sayı: 7 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi