Bu çalışma çevresel kaygılara dönük şüpheci ve reddiyeci muhafazakâr tutumun yükseldiği 1990’larda yine kimi Anglo-Amerikan muhafazakâr entelektüeller tarafından bu tutuma bir tepki olarak ortaya konan eko-muhafazakâr fikrin görünümlerine ve kurucu ilkelerine odaklanmaktadır. Geçtiğimiz son yarım yüzyılda Batı muhafazakârlığı ile çevreci hareketler ve fikirler arasındaki ilişki kararsız bir patika izlemiştir. Bu makalede de tartışılacağı üzere 1970’li yıllara kadar özellikle Birleşik Devletler’de muhafazakâr siyasi ve entelektüel hareketin gelenekçi kanatları çevreci savları heyecanla desteklemiş ve çevresel düzenlemeleri hayata geçirme konusunda istekli davranmıştır. Ancak sonraki on yılda bu heyecan hızla yerini küresel çevre sorunlarının aciliyetini yok sayan ve bu konudaki bilimsel iddiaların zeminini sorgulamaya açan bir tutuma bırakmıştır. Bu şüpheci/reddiyeci muhafazakâr tepkiye bir itiraz olarak, muhafazakârlık ve çevresel kaygılar arasında giderek açılan bu çatlağın, ilkini anlamlı bir siyasi pozisyon almaktan alı koyduğunu ileri süren bir grup muhafazakâr entelektüel 1990’lı yıllarda yeni bir uzlaşı arayışına girişmişlerdir. Bu uzlaşı dönemi ve bu dönemde ortaya çıkan literatür birbiri ile ortaklık ve farklılıkları bulunan muhtelif eko-muhafazakâr anlayışlar meydana getirmiştir. Bu çalışma en temelde işte bu eko-muhafazakârlık fikirlerini çözümlemeye çalışmakta ve bu literatürün ekolojik sorunlar karşısında nasıl bir pozisyon aldığını tartışmaktadır. Bunun yanı sıra, muhafazakârların muhafaza etme anlayışından şüpheci/reddiyeci tutuma ve oradan da uzlaşı fikrine giden bu dönüşümlerinin siyasal, iktisadi ve toplumsal nedenleri incelenecektir. Bu çalışmanın iki temel argümanı bulunmaktadır. Birincisi, uzlaşı literatürünü var eden ana nedenin muhafazakârların çevresel kaygıları değil, siyasal alanda ekolojik hareket üzerinde Gramsci’nin kavramsallaştırmasıyla ‘kültürel hegemonya’ kurma arzusudur. İkincisi ise, eko-muhafazakârlık akımının sermayenin çıkarları ile uyumlu, küresel ekolojik krizler konusunda somut önerileri olmayan ve çevreci hareketlerin radikal karakterini bertaraf etmeye çalışan bir tahakküm stratejisi olduğudur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Makale /Articles |
Authors | |
Publication Date | March 14, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 46 Issue: 1 |