Temsili demokrasinin güç yozlaşmasına maruz kalmaması ya da küçük grupların etkisi altına girmemesi için, yatay hesap-verebilirlik mekanizmalarının etkin işlemesi kadar, vatandaşların da siyasete ve toplumsal hayata aktif olarak katılarak izleme, denetleme ve eleştiri yapması beklenmektedir. Oysa kamuoyu araştırmaları Türkiye’de doğrudan siyasal katılma düzeyinin oldukça düşük seyrettiğini göstermektedir. Siyasal katılımsızlık literatürde siyasal ilgisizlik/umursamazlık (political apathy), siyasal kayıtsızlık (political indifference) ve siyasal yabancılaşma (political alieanation) kavramları çerçevesinde tartışılmaktadır. Bu tutumların yordayıcısı olarak ise birey seviyesindeki demografik özellikler ya da siyasal kaynaklar gibi unsurlardaki farklılaşmalara dikkat çekilmektedir. Bu çalışma ise, (1) özellikle Türkiye gibi pekişmemiş (unconsolidated) demokrasilerde siyasal ilgisizlik/umursamazlık gibi tezahür eden yaygın doğrudan siyasal katılımsızlığın, oy verme sonrasında ‘geri çekilerek’ siyasal meselelerle ilgilenme ve karar alma sürecini yetkililere (ya da başkalarına) bırakmak suretiyle izleme, eleştirme ve denetleme haklarından vazgeçen delege edici bir tutum olduğunu ve (2) bu tutumun da, vatandaşların zihinlerindeki ‘iyi vatandaş’ algısının katılımcı/etkin vatandaşlık boyutunun eksik kalması ile ilintili olduğunu savunmaktadır. Çalışmada, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, Denge ve Denetleme Ağı ve KONDA Araştırma ve Danışmanlık A.Ş.’nin ortak çalışması olup 5-6 Mart 2016 tarihlerinde yürütülmüş
Vatandaşlık temalı kamuoyu araştırmasının verileri kullanılmıştır. Öncelikle üç boyutlu bir siyasal katılımsızlık tipolojisi oluşturulmuştur: Siyasal etkinlik duygusu eksikliğinin ön plana çıktığı ‘umutsuz siyasal katılımsızlık’; görünüşte siyasal ilgi eksikliği olarak tezahür eden ancak çalışmada delege edici bir tutum olarak kavramsallaştırılan ‘delege edici siyasal katılımsızlık’ ve belirli siyasal nesnelere yönelik hiçbir his beslememe anlamında ‘kayıtsız siyasal katılımsızlık’. Bu siyasal katılımsızlık türlerinin (bireyin siyasal kaynakları ve demografik özellikleri kontrol edilmek suretiyle) vatandaşlık normları ile ilintilerini analiz etmek üzere multinominal lojistik regresyon analizi uygulanmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, görünüşte siyasal ilgisizlik/umursamazlık olarak tezahür eden ‘delege edici siyasal katılımsızlık’ tutumu, ‘iyi vatandaş olmak için siyasette ve sivil hayatta aktifolmak, devlet görevlilerinin icraatlarını kontrol/takip etmek ve başkalarının fikirlerini anlamaya çalışmak’ gerekliliği unsurlarından oluşan etkin vatandaşlık normlarının her birine daha fazla önem verilmesi ile negatif, devlete karşı sorumlulukların haktan önde geldiği inancı ve iyi vatandaşın her zaman kurallara uyması gerektiği normu ile (siyasal katılma eğilimi ile karşılaştırıldığında) pozitif ilintilidir. Dahası, ‘umutsuz siyasal katılımsızlık’ tutumu gelir ve eğitim düzeyi gibi sosyo-ekonomik unsurlarla ilintili iken, bu unsurların delege edici katılımsızlık tutumu üzerinde etkisi bulunmamaktadır. Bahsi geçen vatandaşlık normlarının ve inançların marjinal etkileri yüksek olmasa da, ortaya çıkan bu sistematik ve ayırt edici ilişki tablosu, Türkiye’de tarihsel olarak siyasal otorite tarafından ‘itaat, sorumluluk ve ödev’ çerçevesinde tanımlanan ve sivil ve katılımcı boyutu her zaman eksik kalan vatandaşlık normlarının yansıması gibi görünen bir siyasal katılımsızlık tutumuyla – delege edici siyasal katılımsızlık – karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles / Articles |
Authors | |
Publication Date | December 14, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 46 Issue: 4 |