Yurttaşlık haklarını düzenleyen en temel kurumlar anayasalardır. Anayasaların, tüm yurttaşlara ayırt etmeksizin eşit haklar sunduğu düşünülse de kadınlar, kamusal alanı erkek egemen bir ortama dönüştüren mevcut algı nedeniyle tam bir yurttaşlık deneyimini yaşamaktan mahrum bırakılmışlardır. Tarihsel ve geleneksel olarak kadınlar; istihdam, sivil toplum, siyaset gibi alanlardan ve hatta kadın bedeni üzerindeki kararlardan dışlandığı için; pratikte eşit yurttaşlık haklarını elde edememişlerdir. Kadınların özel alandaki eş ve anne kimlikleri yurttaşlık kimliklerinin önüne geçtiğinden, erkekler gibi özerk olarak kamusal alanda eşit yurttaş kimliği ile yer almaları daha zordur (Saygılıgil, 2014: 265). Anayasa yapımı da kamusal alana ait bir süreçtir ve hayatlarının büyük bölümünü özel alanda geçiren kadınların bu sürece katılımı yine sınırlı kalmaktadır.
Kadın hakları, üreme hakları, cinsiyet eşitliği, cinsiyete dayalı ayrımcılığın önlenmesi gibi anayasalarla düzenlenmesi gereken konular göz önünde bulundurulduğunda, kadınların anayasa yapım sürecindeki rolü eşit yurttaşlığa ulaşmak bağlamında önem kazanır (Suteu ve Draji, 2016: 5). Anayasaların katılımcı süreçler yoluyla inşa edilmesi daha önceye dayansa da, 1980’lerin sonu ve 1990’lar kadınların daha aktif şekilde sürece dahil olmaya başladıkları yıllardır. Bu dönemde cinsiyet kotalarının anayasalarda yer alması için kampanyalar düzenleyen kadınlar sivil toplum örgütleri ve halk hareketleri şeklinde organize olurken, anayasayı yapan resmi ve seçilmiş kurumlar hala ağırlıklı olarak erkek teknokratlardan oluşmaktaydı (Rubio-Marin, 2020: 233).
Bu çalışmanın ilk kısmında anayasa yapımı, yurttaş katılımı bağlamında incelenecektir. İkinci kısımda ise kadınların anayasa yapım sürecine katılımları, talepleri ve toplumsal cinsiyete duyarlı anayasa kavramı anlatılacaktır. Son kısımda, Türkiye’nin 2012’de yarım kalan ilk katılımcı anayasa yapımı deneyimi kadın katılımı yönünden tartışılacaktır. Bu süreçte biri kadın olmak üzere on iki üyeden oluşan anayasa uzlaşma komisyonu, altı ay süren halka danışma süreci boyunca toplumun çeşitli kesimlerinden raporlar, halk toplantıları ve dinleme toplantıları yoluyla görüşler toplamıştır. Yeni anayasa yapımında ilk defa katılımcı yöntemler benimsenmiş ve kadın örgütleri de bu süreçte yeni anayasaya yönelik taleplerini iletmişlerdir. Bu çalışma kapsamında, katılımcı grupların raporları, komisyonun dinleme ve yazma süreci tutanakları ve siyasi partilerin önerileri temel veriler olarak kullanılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Makale /Articles |
Authors | |
Publication Date | July 8, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 47 Issue: 1 |