21. yüzyıl Türkiyesi’nde hem amaç hem de araç olarak kullanılan, toplumsal, siyasal ve kültürel yaşamın her alanına etki eden ‘devlet bekası’ kavramı (ya da ‘beka söylemi’) Cumhuriyet tarihinde süreklilik gösteren en temel iktidar retoriklerinin başında gelmektedir. Bu çalışma, yakın dönem Türkiye siyasi ve toplumsal hayatını oldukça ilgilendiren devlet bekası kavramının sosyo-psikolojik arka planına ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda devlet bekası kavramının fiziksel ve ontolojik yapı taşlarının Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras kaldığı öne sürülmektedir. Bununla beraber Osmanlı’nın çöküş döneminde yaşanan kitlesel şiddet, tarihsel korku ve travmaların, genç Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet bekası anlayışının çok daha sert bir biçimde yeniden kurgulanmasına neden olduğu iddia edilmektedir. Bu noktadan hareket eden çalışma iki temel saptamaya varmaktadır: Birincisi, Türkiye’de beka, yani ‘devletin hayatta kalma’ yaklaşımı, kendini yeniden üreten kolektif endişe, korku ve umutsuzluklar karşısında kronik bir ‘güvensizlik kompleksine’ dönüşmüştür. Bu bağlamda beka söylemi bir güvenlik arayışından ziyade hem fiziksel hem de psikolojik olarak güvensizliğin dışa vurumunu simgelemektedir. İkinci olarak da devlet bekası kavramı tarihsel süreç içinde devletin ‘hâkim siyasi yol haritası’ olmaya doğru evrilmiştir ve toplumsal anlamda rıza üretme araçlarının en temel söylemi haline gelmiştir. Bu açıdan bakıldığında toplumun kolektif hafızası kahir ekseriyetiyle ‘demokratikleşme’ veya ‘özgürlükler’ olgularından ziyade ‘güvenlik’ ve ‘endişe’ olguları üzerinden devlet eliyle şekillendirilmiştir. Bu makale beka söylemini hem kavramsal hem de tarihsel olarak inceleyecek ve Osmanlı son dönemi, erken Cumhuriyet ve kısmen de günümüz Türkiyesi arasındaki sürekliliği ortaya koyacaktır. Bu bağlantıların ışığında makale, bekayı siyasi rejimlerin ana hatlarını belirleyen ve rejimler arası geçişte köprü niteliği taşıyan ‘organik bir kara kutu’ olarak tasvir edecektir. Öyle ki Türkiye siyasetindeki beka kodları, tarih boyunca çeşitli güç merkezleri tarafından araçsallaştırılarak adeta sömürülmüş ve zaman içinde ülkenin demokratik gelişimini engelleyen yapısal bir soruna dönüşmüştür. Söylem analizi ve tarihsel analiz yöntemlerini harmanlayan makale, beka söyleminin evrimini incelerken 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar geriye gidiyor ve bu savaşla birlikte başlayan şiddet sarmalının izini sürüyor.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science (Other) |
Journal Section | Makale /Articles |
Authors | |
Publication Date | September 27, 2024 |
Submission Date | February 16, 2024 |
Acceptance Date | August 22, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 48 Issue: 3 |