1929 Dünya Ekonomik buhranıyla birlikte devletin ekonomiye müdahalesini öngören Keynes’in yayınladığı “Genel Teori” kabul görmüş ve başta Amerika olmak üzere diğer gelişmiş Batı ülkelerinde de benimsenmiştir. Ancak, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kamu kesiminin aşırı büyümesi, devamlı bütçe açıkları ve enflasyonla birlikte Keynezyen politikalar tartışılmaya başlanmıştır. 1960 ve 1970’li yıllarla birlikte Avrupa hükümetleri yeni arayışlar içine girmiş ve “Kamu Tercihi ve Anayasal İktisat” yaklaşımı gündeme gelmiştir. Kamu Tercihi Teorisinin inceleme alanı siyasal partiler, seçmenler, bürokratlar ve baskı grupları olmuştur. Karar alma sürecinde yer alan aktörlerin davranışlarını incelemiş ve analiz etmiştir. Anayasal İktisat ise temelinde Kamu Tercihi olmakla birlikte devletin ekonomiye müdahalesini sınırlamayı ve devletin ekonomik hak ve yetkilerine anayasal sınırlamalar getirilmesini öngörmektedir.
With 1929 world great depression; the theory of Keynes ‘general theory’, which predicted the state’s intervention on economy, was accepted by United States of America and by West developed countries. Especially after World War II with the enlargement of public, regular fiscal deficit and inflation; Keynes’s theory had been discussed. With 1960s and 1970s, European States had plunged into a quest and ‘public choice and constitutional economics’ approach became a current issue. The theory of public choice’s area of investigation is consists of political parties, voters, bureaucrats and interest groups. The actor’s behaviors, who are appear in decision making process, has examined and analyzed. Even though the basic of the constitutional economics is public choice; would try to border the state’s intervention on economy and try to restrict on state’s economical rights and authority on constitutional base.
Other ID | JA52VN39UJ |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2009 |
Published in Issue | Year 2009 Issue: 23 |