Mısır ve Suriye’de hükmetmiş olan Memlûk Türk Devletinin sultanları dönemi; “grup hissiyatı”, “dayanışma duygusu”, ve “grup dayanışması” şeklinde karakterize edilen “asabiyye devri” olarak nitelenebilir. Bu devlette her bir sultan için hususi bir memlûk grubu olduğu gibi, her bir emir için de kendisine bağlı belirli bir memlûk grubu bulunmaktaydı. Kölelik, sistemin bir gereği olduğundan ve memlûk satın almak hâkimiyet sahasının aktörlerinin istikballeri için bir teminat gibi görüldüğünden olsa gerek ki, sultanlar ve emirler sürekli olarak memlûk satın almaya ve bunları kendilerine bağlı birer asker olarak yetiştirmeye itina gösterdiler. Grup dayanışmasının bir sonucu olarak da aynı ustâdın memlûkları, tibâk denilen askeri okullarda geçirdikleri ortak senelerinden dolayı birbirlerini kardeş, kendilerini satın alan ve azat eden efendilerini de babaları gibi görürlerdi. Bir memlûk kendi grubundan olan huşdâşlarına karşı ne kadar yakınlık hissederse, farklı huşdâş grubundan olanlara da o nispetle uzak kalırdı ki, haliyle bu durum hizipleşmeden doğan huşdâş grupları arasındaki rekabetleri de kaçınılmaz kılardı.
Ruled at Egypt and Syria, the term of Mamluk Turkish State’s sultans can be qualified as “‘asabiya period ” that means “group feeling”, “feeling of solidarity”, and “group solidarity”. At this state, as every sultan had personal mamluk groups, likewise every amir had their mamluks as well, who were adherent to them. Due to the slavery procedure was the necessity of the state system and purchasing mamluks was accepted as a caution for the actors of the domination area for their future, sultans and the amirs permanently determined to purchase mamluks and try to educate them as devoted soldiers to themselves. As a result of the group solidarity that the mamluks who belonged to the same master, fraternize one another on account of the common years spent together at tabak; and also feels their master as father who bought and set them free. A mamluk was very close to his khushdashes from his group but try to keep away himself from the other khushdash groups. Naturally, the competitions among the different khushdash groups that arose from the factions became inevitable.
Other ID | JA52YF97VR |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2008 |
Published in Issue | Year 2008 Issue: 21 |