Subject and Purpose: Bereketzāde İsmail Hakki is an Ottoman scholar and lawyer. He
closely followed the political and social events of the period he lived in with his literary
and legal identity and reflected them in his works as much as possible. With the influence
of his jurist identity, he wrote a translation-copyright work under the name Tenākud-ı
Fıkhī, with the thought of being a resource that could be used by all court officials in the
conditions of that day. In this study, the place of tenākud in judicial law and Bereketzāde’s
views on this subject are included. Bereketzāde examined the tenākud in four parts:
lexically (lugavī), methodically (usûlī), logical and fiqh. Fiqh conflict is defined as the
contradiction of two words, either explicitly or implicitly, against the other person. The
aim of this study is to evaluate the place of conflict in judicial law and Bereketzâde’s views
on this issue.
Method: In the study, the analysis of the subject of tenākud was made through the work
of Bereketzâde with the descriptive method. In which cases the tenākud prevented the
lawsuit has been investigated based on some examples.
Results: In this article, issues such as in which cases the tenākud will be considered valid
by the court, whether the tenākud is valid in every case, which type of tenākud will prevent
the proper of the lawsuit, the tenākud situations in terms of whether the testimony made
during the trial is compatible with the lawsuit, the effect of the tenākud between the
witnesses and between the witness and the lawsuit on the proper of the case etc. has been
determined with examples.
Conclusions: As a general principle of law, contradictory statements against oneself in
court do not hinder the soundness of the case. However, tenākud against the other person
will hinder the soundness of the case. Only some types of tenākud impede the soundness
of the case. In the litigation process, the fact that the testimony is not compatible with
the case is a tenākud and prevents the judgment.
Konu ve Amaç: Bereketzâde İsmail Hakkı (1851-1918) yaşadığı dönemin siyasi ve sosyal
olaylarını edebi ve hukuki kimliğiyle yakından takip etmiş ve bunları mümkün olduğunca
eserlerine yansıtmış bir Osmanlı alimi ve hukukçusudur. Bereketzâde hukukçu kimliğinin
de etkisiyle o günün şartlarında bütün adliye memurları için istifade edilebilecek bir
kaynak olması düşüncesiyle Tenâkuz-ı Fıkhî adıyla tercüme-telif tarzı bir eser kaleme
almıştır. O, tenakuzu lugavî, usûlî, mantıkî ve fıkhî olmak üzere dört kısımda incelemiştir.
Fıkhî tenakuzu ise sarih veya zımni olarak iki sözün diğer kişi aleyhine çelişmesi olarak
tanımlamıştır. Çalışmanın amacı yargılama hukukunda tenakuzun yerini ve
Bereketzâde’nin bu konudaki görüşlerini değerlendirmektir.
Yöntem: Çalışmada tasviri yöntemle Bereketzâde’nin eseri üzerinden tenakuz
konusunun analizi yapılmıştır. Tenakuzun hangi durumlarda davaya mâni olduğu bazı
örneklerden hareketle araştırılmıştır.
Bulgular: Bu makalede hangi durumlarda tenakuzun mahkemece geçerli sayılacağı, her
meselede tenakuzun cari olup olmadığı, hangi tür tenakuzun davanın sıhhatine mâni
olacağı, dava sürecinde yapılan şahitliğin davaya muvafık olup olmaması açısından
tenakuz durumları, şahitler arasındaki ve şahitlikle dava arasındaki tenakuzun davanın
sıhhatine etkisi gibi konularda hukuki durumlar örnekleriyle tespit edilmiştir.
Sonuç: Genel bir hukuk prensibi olarak mahkemede kişinin kendi aleyhine çelişkili beyanı
davanın sıhhatine mâni değilken diğer şahsın aleyhine olan tenakuzu davanın sıhhatine
mâni olur. Sadece bazı tenakuz türleri davanın sıhhatine mânidir. Dava sürecinde
şahitliğin davaya muvafık olmaması tenakuzdur ve hükme mânidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religion, Society and Culture Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | August 30, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 1 Issue: 1 |