Başta barınma olmak üzere birçok farklı amaç için insanlar yapılar inşaa etmiştir. Yapılar birçok dış kuvvetlere maruz kalmakta ve bu kuvvetlere dayanım göstermek durumundadırlar. Yapılara etkiyen en önemli dış kuvvetlerden biride depremdir. Dolayısı ile bir yapı tasarlanırken deprem kuvvetlerinin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Yapıya etkiyecek muhtemel en büyük yatay ivme değerleri ne kadar doğru ve güvenilir tahmin edilebilirse ekonomik kaynaklarda o derece faydalı kullanılabilir. Öte yandan depremlerden dolayı yapıya etkiyecek maksimum yatay ivmelerin doğru bir şekilde belirlenememesi ve güvenilir olmaması diğer bir değiş ile belirsizliklerin fazla olması durumunda, yapıların imalatı için ya daha fazla ekonomik kaynağın ayrılması gerekecek ya da hedeflenen standart ve dayanımda yapılar imal edilemeyecektir. Depremden kaynaklı muhtemel maksimum yatay ivme kuvvetlerinin tahmin edilmesi geçmiş yıllarda gözlenen deprem verilerinin istatistiksel olarak değerlendirilmesi ile yapılmaktadır. İstatistiksel olarak kurulan bir ilişkide hesap ve tahminlerin doğruluğu hesaba katılan verilerin miktarı ve saha uyumluluğu ile yüksek derecede ilişkilidir. Bir bölgede oluşacak maksimum ivmelerin tahmini ivme azalım ilişkileri ile yapılmaktadır. Zaman içinde yeni depremler ile birlikte deprem verileri arttıkça ve değiştikçe ivme azalım ilişkilerinin de belirli periyotlar ile yeni deprem verileri de göz önüne alınarak güncellenmesi gerekmektedir. Ayrıca azalım ilişkileri kurulurken tektonizma özellikleri, yerel zemin özellikleri, mesafe özellikleri, magnitüd özellikleri vs. açısından sahayı temsil eden uyumlu verilerin bir arada kullanılması da kurulan ilişkilerin doğruluğunu arttırmaktadır. Belirli bir saha için ivme azalım ilişkilerinin oluşturulmasında, deprem verilerinin mümkün olduğu kadar çok söz konusu sahaya ait olması istenir. Bu çalışmada Türkiye’de meydana gelmiş deprem verileri kullanılarak farklı sismik bölgeleri için ivme azalım ilişkileri kurulmuştur. İvme azalım ilişkilerinin oluşturulmasında maksimum likelihood ve en küçük kareler metotları kullanılmıştır. Her iki metot ile kurulan ilişkiler yakın sonuçlar vermek ile beraber bazı farklılıklarda içermektedir. Bu tez çalışmasında her iki metot ile elde edilen azalım ilişkileri karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
Deprem geoteknik en büyük yatay ivme değeri azalım ilişkileri maksimum likelihood metodu en küçük kareler metodu
Yok
yok
Teşekkürler
People built buildings for many different purposes, particularly housing. Structures are exposed to many external forces and they have to resist these forces. One of the most important external forces acting on buildings is the earthquake. Therefore, when designing a structure, earthquake forces must be considered. how accurately estimated the possible maximum horizontal acceleration values that influence the structure is highly effects on using economic resources. On the other hand, maximum horizontal accelerations that can affect the structure due to earthquakes cannot be determined cor-rectly and are not reliable in other words if the uncertainties are high; either for the manufacture of structures will have to be need more resources, or structures will not be able manufactured as target-ed standard and strength. Estimation of the maximum possible horizontal acceleration forces due to an earthquake for the structures are done by statistical evaluation of the earthquake data observed in previous years. Accuracy of a relationship established with a statistical study highly depends on the amount of appropriate data and site compatibility of the earthquake data. The peak ground accelera-tion due to an earthquake for a region is estimated by the attenuation relationships. As the earth-quake data increases and changes with the new earthquakes in time, the attenuation relationships should be updated in certain periods by taking into account the new earthquake data. In addition, the accuracy of established relations is increasing with the data which represent the region properties like tectonic characteristics, local soil properties, distance properties, magnitude properties, etc. In order to establish highly accurate and representative attenuation relationship for a certain region, it is desirable that the earthquake data belong to the same certain region as many as possible. In this study, attenuation relationships for different seismic regions are established with using past data on earthquakes have occurred in Turkey. Maximum likelihood and least squares methods were used to establish the attenuation relationships. Established attenuation relationships with both methods have close results but they have some differences too. In this dissertation, attenuation relationship estab-lished by both methods are given comparatively.
Earthquake geotechnique peak horizontal acceleration attenuation relationship maximum likelihood method least squares method
yok
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Project Number | yok |
Publication Date | December 31, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 3 Issue: 2 |