Bu çalışma Benedictus Spinoza’nın insan haklarının uluslararası hukuktaki yerini ve insan haklarının uluslararası hukuk ile ilişkisini diğer görüşlerinden hareketle tespit etme amacı taşır. Spinoza’nın yaşadığı dönemde insan hakları kavramı ve doktrini modern döneme kıyasla neredeyse mevcut değildir. Çalışmalarında Tanrı, doğa, hak gibi kavramları değerlendiren filozofun görüşleri devlet ve birey anlayışını da şekillendirmiştir. Bireyler ve devlet arasında daha üstün bir egemene yetkilerin devredilmesi açısından temel bir farklılık vardır. Devletler yetkilerinden bireylere nazaran son derece sınırlı bir ölçekte vazgeçerler.
Spinoza’nın uluslararası hukuk yaklaşımında evrensel söylemlere yer yoktur. Birer birer tüm devletler kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederler ve evrensel, ahlaki ya da metafizik ögeleri takip etmeleri için hiçbir gerekçe yoktur. Bu nedenle devletlerin uzlaşıları da güvenilmezdir. Modern dönemde insan hakları deneyimlenen savaş ve yıkımların da etkisiyle uluslararası hukukun bir parçası haline gelmiştir ve pek çok uluslararası hukuk unsurunda vücut bulmuştur. Modern dönemin hâkim söyleminin aksine Spinoza, insan hakları gibi evrensel söylemler içeren kavramların devletlerin egemenlik alanlarıyla sınırlı olduğunu düşünür ve böylelikle insan hakları uluslararası hukukun kapsamının dışında kalır.
This study aims to determine the place of human rights in international law and the relationship between human rights and international law based on other views of Benedictus Spinoza. In Spinoza's time, the concept and doctrine of human rights were almost non-existent compared to the modern era. The philosopher evaluated concepts such as God, nature and rights in his works, and his views on these issues also shaped his understanding of the state and the individual. There is a fundamental difference between individuals and the state in terms of the delegation of powers to a superior sovereign. States give up their powers on an extremely limited scale compared to individuals. There is no room for universal discourses in Spinoza's approach to international law. One by one, all states act in their own self-interest and there is no reason for them to follow universal, moral or metaphysical elements. Therefore, the consensus of states is also unreliable. In the modern period, human rights have become part of international law and are embodied in many elements of international law due to the war and destruction experienced. Contrary to the dominant discourse of the modern period, Spinoza thinks that concepts with universal discourses such as human rights are limited to the sovereignty of states, and thus human rights fall outside the scope of international law.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Law in Context (Other) |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Early Pub Date | June 17, 2025 |
| Publication Date | June 29, 2025 |
| Submission Date | December 3, 2024 |
| Acceptance Date | March 21, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 8 Issue: 1 |