Klasik sosyoloji ve sosyologlar dendiğinde akla ilk gelen Alman ve Fransız sosyoloji geleneği ve sosyologlarıdır. Gerek sosyolojinin bir disiplin olarak ortaya çıkması ve gelişimi, gerek dernekleşme ve üniversitelere ders olarak konması gibi faaliyetler neticesinde kurumsallaşmasında bu iki geleneğin rolü büyüktür. Aynı zamanda, kendi iç dinamikleri sebebiyle bu iki geleneğin sosyolojik yaklaşımı ve kurucu sosyologların yaklaşımı da farklıdır. Bir yandan Max Weber gibi öte yandan da Emile Durkheim gibi isimlerin çalışmalarına ve toplumsal analiz tarzlarına baktığımızda bu ayrımı görmek mümkündür. Ancak, Alman geleneği içinde ise kendine has yaklaşımları ve üslubuyla Georg Simmel’in farklı bir yeri vardır; her ne kadar Alman düşünce geleneği içinden çıkmış olsa da, sosyolojik tahlili, ele aldığı konular ve meseleleri kavramsallaştırma biçimi kendine özgüdür. Aynı zamanda, özellikle 20.yüzyılın ortasından itibaren yapılan sosyolojik araştırmaların temelinde Simmel’in yaklaşımının önemli bir rol oynadığını görmekteyiz. Bunun sebebi, her ne kadar toplumu ilgilendiren önemli konulara eğilmişse de meta analizler yerine, o dönemin ruhundan farklı olarak daha mikro sosyolojik bir perspektif benimsenmesinden kaynaklanmaktadır. Georg Simmel’i ve sosyolojisini anlamak için onu şekillendiren hem siyasi ve toplumsal koşulları hem de kendi hayatındaki gelişmelere bakmak gerekmektedir. Bu çalışma, Simmel ve sosyolojisine ışık tutmak için Almanya’daki siyasi, toplumsal ve entelektüel koşulları ortaya konmuştur. Bununla beraber Georg Simmel’in hayatı, çalışmaları ve meseleleri kavramsallaştırması incelenmiştir.
When speaking of classical sociology and sociologists, the first thing that comes to mind is the German and French sociological tradition and sociologists. These two traditions have a great role in the emergence and development of sociology as a discipline and its institutionalization as a result of activities such as the foundation of associations or courses at universities. At the same time, due to their internal dynamics, the sociological approach of these two traditions and the approach of the founders also diverge. This distinction becomes particularly visible when we look at the works and social analysis styles of names such as Max Weber on the one hand and Emile Durkheim on the other. However, Georg Simmel takes a different place in the German tradition with his unique approach and style; Although his approach is originated within the German tradition of thought, its sociological analysis, the issues it deals with, and the way it conceptualizes the issues are unique. At the same time, we see that Simmel's approach plays an important role in the basis of sociological research, especially since the mid-20th century. His sociological approach focuses on the society in general, but he looks from a more micro-sociological perspective. This approach has been adopted particularly by the mid-20th century because it enabled researchers to tackle social issues from various angles instead of providing meta-analyses. In order to understand Georg Simmel and his sociology, it is necessary to look at both the political and social conditions that has shaped him and the developments in his own life. This study presents the political, social and intellectual conditions in Germany in order to shed light on Simmel and his sociology along with his life, work and conceptualization in sociology.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | February 2, 2024 |
Acceptance Date | May 28, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 6 Issue: 1 |
Journal of Necmettin Erbakan University Faculty of Political Sciences is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).