Engelliler, tarihsel süreç içinde dezavantajlı gruplar arasında sorunları ve sorunların ele alınışı açısından en çok tartışılan gruplardan birini oluşturmaktadır. Tarihsel süreç içinde engelli yaklaşımlarına bakıldığında, bireyi engel durumlarına odaklı merkeze alan yaklaşımlardan, engelli bireylerin etkileşimde olduğu sistemlerin imkanlarına ve yetersizliklerine odaklanan yaklaşımların benimsendiği görülmektedir. Engelliler diğer dezavantajlı gruplara göre belirli gereksinimlerinden ötürü yaşamları boyunca sosyal çevreleriyle çok daha fazla etkileşim içindedirler. Dolayısıyla sorun, ihtiyaç, haklar temelinde engellinin etkileşimde olduğu her sistem (eğitim, iş hayatı, sağlık sistemi vb.) aynı zamanda engelli birey için katılımı kolaylaştırıcı özellikler barındırmalıdır. Bu durum engelli lehine tüm sistemlerle ilişkilerinin düzenlemesini yaşam hakkı mücadelesine dönüştürmüştür. Nitekim tarihsel süreç içinde engellinin insanca yaşam hakkını sağlamada, toplumla bütünleştirme (entegrasyon) çabaları önemli bir yer tutarken günümüzde önemli bir farkla sosyal içerme anlayışının daha fazla ön plana çıktığı görülmektedir. Bu çalışmada, engelliler için yeni bir söylem olan, sosyal içerme anlayışı ele alınarak, sosyal dışlanma kavramından, önce sosyal entegrasyona daha sonra sosyal içerme kavramına yönelmenin arka planındaki nedenler sosyal hizmet perspektifi açısından değerlendirilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |