Yapısalcı ve post-yapısalcı akımlarla ilişkili bir edebi kavram olan metinlerarasılık, 20. yüzyıl ortalarında Julia Kristeva tarafından ortaya atılmış, isimlendirilmiş ve geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Metinlerarasılık bir metnin kendisinden önceki ve sonraki tüm metinlerle dolaylı ya da dolaysız biçimde iletişim ve etkileşim halinde olması durumudur. Bu durum yalnızca açıkça görülebilen alıntılar yoluyla değil, imalar, anıştırmalar, göndermeler gibi yöntemler veya mitolojik karakterler ve öykülerin yeniden kullanımı ile oluşturulabilir. Rus Biçimcileri ve Mikhail Bakhtin 20. yüzyılın başında adını koymasalar dahi metinlerarası ilişkiler üzerine çalışmışlardır. Ardından Ferdinand de Saussure’ün ve bir adım öteye giden Jacques Derrida’nın çalışmaları kavrama ivme kazandırmış, Roland Barthes ve Michael Riffaterre okurun metinlerarası ilişkileri kurmadaki rolüne vurgu yapmışlardır. Kristeva 1967 yılında yayınladığı bir makalesinde bu kavramı ilk kez metinlerarasılık olarak adlandırmıştır. Kristeva’dan sonra da metinlerarasılık kavramı geliştirilerek edebiyat eleştirisinin ayrılmaz bir parçası olarak günümüze gelmiştir. Bu çalışma metinlerarasılığın gelişimi ve içeriği hakkında kısa bir tartışma ve Albert Camus’nün Sisifos Söyleni isimli eserinin metinlerarası ilişkilerin bir örneği olarak incelenmesini hedeflemektedir. Belirtildiği üzere mitolojik karakterler ve hikayeler metinlerarası ilişkiler kurmanın önemli bir yoludur ve Camus de en bilindik mitolojik hikayelerden biri olan Sisifos’un hikayesini bu eserinde kullanarak modern insanın tecrübe ettiği absürdlüğü yansıtmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 5 Sayı: 1 |
Nişantaşı Üniversitesi kurumsal yayınıdır.