The obscurity of the human soul has always inspired for films and TV series, as well as literature. Recently in Turkey, examples of psychotherapist characters have begun to increase in local productions of streaming services, as well as in traditional television series. This research aims to examine the styles adopted by the media in shaping the narratives by comparing the representation of psychotherapists in narratives selected from both media with the discourse analysis method. According to the findings, it can be seen that the psychotherapist characters in the television series are perfect characters who fulfill their duties successfully, and that they also 'give advice' to the audience in the therapy scenes. When psychotherapist characters in streaming services' series are examined, it is seen that the unhealthy mental states of these characters are particularly emphasized and this forms the basis for the conflict in the narrative. As a result, it is possible to say that psychotherapist characters in television series are represented as experts in accordance with the authoritarian characteristics of the medium, while in streaming services' series, they are presented as characters with inner conflicts who fail to solve their personal problems in a way that contradicts their profession.
Local Series Television Streaming Services Psychotherapist Representation
Bu çalışma etik beyan gerektiren çalışmalar kapsamında değildir.
İnsan ruhunun bilinmezliği her dönemde edebiyata olduğu gibi film ve dizilere de ilham kaynağı olmuştur. Psikiyatri biliminin yardımına başvuran film ve dizilerde genellikle ana karakterin ruh sağlığının problemli olduğu, psikiyatr ya da psikoterapistin ise yan karakter olarak yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de son yıllarda geleneksel televizyon dizilerinin yanı sıra, dijital platformların yerli yapımlarında da psikoterapist karakterlere yer verilmeye başlanmıştır. Bu araştırma, her iki mecradan seçilen yapımlardaki psikoterapist temsilini söylem analizi yöntemi ile karşılaştırarak, anlatıları şekillendirmede mecraların benimsediği üslupları incelemeyi amaçlamaktadır. Elde edilen bulgularda televizyon dizilerindeki psikoterapist karakterlerin görevlerini başarıyla yerine getiren kusursuz karakterler olduğu, terapi sahnelerinde karşısındaki karakterle konuşurken bir yandan da seyirciye ‘akıl vermekte’ olduğu görülmektedir. Televizyon söyleminin ‘uzman/otorite’ temsilindeki gelenekçi tutumu göz önünde bulundurulduğunda bu durumun olağan olduğu söylenebilir. Platform dizilerindeki psikoterapist karakterler incelendiğinde ise, bu karakterlerin sağlıksız ruhsal durumlarının özellikle vurgulandığı ve bunun anlatıdaki çatışmaya temel oluşturduğu görülmektedir. Bu nedenle platformların seyirci üzerinde ‘öğretici’ işleve sahip olmak gibi bir amaç gütmedikleri, özgün hikaye anlatımını önceledikleri iddia edilebilir. Sonuç olarak, psikoterapist karakterlerin televizyon dizilerinde mecranın geleneksel söylemine uygun bilirkişi/uzman konumunda bir temsile sahip olduğu, dijital platform dizilerinde ise yenilikçi bir tavır benimsenerek, mesleklerine karşıtlık oluşturacak şekilde kişisel sorunlarını çözmekte başarısız olan, iç çatışmaları yoğun karakterler olarak sunulduklarını söylemek mümkündür.
Bu çalışma etik beyan gerektiren çalışmalar kapsamında değildir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Televizyon Sosyolojisi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 4 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 15 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 13 Sayı: 1 |
Nişantaşı Üniversitesi kurumsal yayınıdır.