ÖZET
Amaç: Bu çalışmanın birincil amacı tümör progresyonu ile kasa invaze olmayan mesane tümörü (KİOMT) 'nin yüksek dereceli hücresel farklılaşma oranı arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. İkincil amaç, lamina propria invazyon derinliğini, tümör diferansiyasyonunu, lenfovasküler invazyonu, tümör nekrozunu ve rekürrens ve progresyon ile karsinoma in situ varlığını değerlendirmektir
Materyal Metot; Çalışmaya 2010-2018 yılları arasında mesane tümörü tanısı ile transüretral mesane tümörü rezeksiyonu yapılan, patolojik değerlendirmede yüksek dereceli kasa invaze olmayan mesane tümörü tanısı alan ve klinik takibi hastanemizde yapılan hastalar dahil edilmiştir. Hastaların yaşı, cinsiyeti, tümör çapı, tümör lokalizasyonu, tümör multisantrisitesi, takip süresi, nüks varlığı ve süresi, progresyon varlığı ve süresine ait bilgiler retrospektif olarak taranarak değerlendirildiı. İncelenen preparatlarda, tümör hücrelerinin yüksek derece/düşük derece yüzdesi, tümör evresi, diferansiyasyon varlığı, nekroz varlığı, lamina propria invazyonu, lenfovasküler invazyon varlığı, karsinoma in situ varlığı değerlendirildi. Her vaka için karsinomun tamamı üzerinden yüksek dereceli alanların yüzdesi belirlendi. Elde edilen bulgular ile tümörün progresyonu üzerine etkisi değerlendirildi.
Bulgular; Transüretral rezeksiyon sonrası patolojik olarak yüksek dereceli kasa invaze olmayan mesane tümörü tanısı alan toplam 92 hasta çalışmaya dahil edildi. Patolojik değerlendirmede hastaların 74’ü(%80,4) T1, 18’i(%19,6) Ta olarak rapor edildi. Patolojik olarak T1 olan hastaların yaş ortalaması 68,6±10,7 yıl iken Ta grubunun yaş ortalaması 61,2±12,1 yıldı.(p=0,013) Patolojik olarak Ta olan hastaların ortalama kitle boyutu 27,5±11,2 mm. iken T1 hastalarda 35,2±16,1 mm. olarak tespit edildi (p=0,023). Patolojik olarak Ta olan hastaların spesimenlerindeki ortalama yüksek derece oranı %11,9±8,5 iken, T1 hastalarında bu oran %69,5±28,1 olarak tespit edildi. (p<0.001) Sınıflama yapılabilmesi amacıyla, patoloji spesimenlerindeki yüksek derece oranları, %25, %50 ve %75 olacak şekilde 3 cut-off seviyesi belirlendi. Buna göre tüm çalışma grubunda yüksek derece oranı >%25 olan hasta sayısının 67(%72,8), >%50 olan hasta sayısının 54(%58,7) ve >%75 olan hasta sayısının 43(%46,7) olduğu tespit edildi. Patolojik evreye göre değerlendirildiğinde Ta olan hastaların sadece 1’inde yüksek derece oranı >%25 olarak gözlenirken, T1 hastalarının 66’sında yüksek derece oranının >%25 olduğu belirlendi. (p<0,001) Oran yükseltilerek sınır %75 olarak alındığında, T1 hastalarının ise 43’ünde (%58,1) yüksek derece oranının >%75 olduğu tespit edildi. (p<0.001) Buna karşılık Ta hastalarının hiçbirinde yüksek derece oranının >%75 ‘in üzerinde bulunmadı. Tüm çalışma grubundaki hastaların 39’unda(%42,3) nüks kitle tespit edildi. Patolojik evresi Ta olan hastaların 5’inde(%27,7), T1 hastaların 34’ünde(%45,9) nüks tespit edildi. Tüm çalışma grubundaki hastaların 18’sinde(%19,5) evre progresyonu olduğu tespit edildi. Evre progresyonu gözlenen hastaların 17’si T1 evreden T2 evreye progresyon gösterirken, 1 hasta Ta evreden T1 evreye progresyon gösterdi. Patolojik evresi T1 yüksek derece oranları >%50 olan hastalarda progresyon, patolojik evresi T1 yüksek derece oranları <%50 olan hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu.
Sonuçlar; KİOMT’lerinde nükleer derece oranı evreden sonra en önemli prognostik faktördür. Nükleer derece değerlendirilirken tümöre sadece yüksek dereceli demek çok heterojen olan büyük bir grubu tek başlık altında toplamamıza neden olmaktadır. Kasa invaze olmayan mesane tümörlerinde yüksek derece oranları >%50 olan hastalarda progresyon anlamlı derecede artmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Mesane, ürotelyal karsinom, yüksek derece, progresyon, transüretral rezeksiyon
destekleyen kurum bulunmamaktadır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Clinical Sciences |
Journal Section | Orginal Article |
Authors | |
Publication Date | August 23, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |