Bu makale, Osmanlıların ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru yazdıkları dünya tarihlerini inceleyerek, dönemin dünya çapındaki insanlık tarihi kitapları arasında yer alma çabasını ve bu çaba üzerinden yazarların Osmanlılar’ı dünya medeniyeti içinde nasıl konumlandırdıklarını ele alır. Bu dönemde başka ülkelerde yazılmış dünya tarihleri, hızla modernleşen o toplumların bu yeni dünyada yerlerini alma çabasının yansımaları olarak düşünüldüğünde, Osmanlı umumi tarihleri, diğer dünya tarihlerinden çok farklı değildir. Öte yandan Osmanlı umumi tarihleri de, Aydınlanma Çağı sonrasında gelişen insanlık ve medeniyet tarihi anlayışı üzerine, kendilerine özgü ve dolayısıyla kendi içlerinde değerlendirilmesi gereken düşünceler katmışlardır. Özellikle Mehmed Murad gibi son dönem Osmanlı aydınları tarafından kaleme alınan bu tarihler, Osmanlı Devleti’nin modern dünyanın nasıl bir parçası olduğunu ve bunun tahayyülünü yansıtıyordu. Mehmed Murad’ın Umumi Tarih adlı eseri aynı zamanda yeni açılan yüksek öğrenim kurumlarının ders programında yeralan tarih derslerinin ihtiyacına da cevap veriyordu. Mizan gazetesini de çıkaran Mehmed Murad, Yahya Kemal’in deyimiyle 1870’lerde yazdığı bu son derece ‘modern’ altı ciltlik Tarih-i Umumi ile dünya tarihini bir Osmanlı disiplini haline getirmişti. Osmanlılar’da da örnekleri hiç de az olmayan bu umumi tarihlerin Osmanlı tarihini dünya tarihi içinde göstermeyi hedefleyen yeni bir yazım türünün habercileri olduğu kanaatindeyim. Dünya tarihi yazmak, aydınlara Osmanlılık, tarihsellik ve kamu eğitimi hakkındaki fikirlerini beraberce işleme fırsatını verdiği ölçüde akademik, tarihi, entellektüel üretimin ne denli geniş bir yelpazesi olduğunu da gösterir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 40 Issue: 40 |