Araştırmacıların önem verdikleri konular nesilden nesile farklılık göstermekte iken temel konulardan biri olan tarih bilimi ve teorileri tarihçiler tarafından büyük ilgi görmüştür. Bu büyük ilginin nedeni ise tarih ve eğilimlerinin kendine özgü prensipleri, araştırma yöntemleri ve hedeflerinin bulunması ve bilgi alanları arasında özel bir önAraştırmacıların önem verdikleri konular nesilden nesile farklılık göstermekte iken temel konulardan biri olan tarih bilimi ve teorileri tarihçiler tarafından büyük ilgi görmüştür. Bu büyük ilginin nedeni ise tarih ve eğilimlerinin kendine özgü prensipleri, araştırma yöntemleri ve hedeflerinin bulunması ve bilgi alanları arasında özel bir öneme sahip olmasıdır. Hatta bazı tarihçiler modern çağı “tarih çağı” olarak adlandırmışlardır. Tarih bilimi, modern ekonomik, sosyal ve entelektüel devrimlerin etkilenmiş ve bu tarihin felsefe dallarının genişlemesiyle gözler önüne serilmiştir. Özellikle Peygamberimiz Hz. Muhammed bizim için bir rol model olmuş ve bir gün müşriklerden intikam alma mantığını reddetmiştir. Mekke’nin fethinde Hz. Peygamberin müşrik Mekkelileri serbest bıraktığını söylemesi bunun bir göstergesidir. İslam hayatın tüm yönlerini bünyesinde barındıran ve gayet adil, dengeli, çelişkileri olmayan bir dindir. Kur’an ise samed olan Allah azze ve celle ’nin kelamını bulundurmaktadır. Ne var ki, farklı nedenlerden dolayı İslam kıssa yapısı, İsrailiyyat vebasından etkilenmiştir. Önemli olan tarihin günümüzü yapılandırmak ve geleceği planlama konusunda iyi bir yardımcı olduğudur. Örneğin hicretten önce Medine-i Münevvere kan dökme vb. durumlar yaşanırken hicretten sonra durumlar değişerek İslam’ın yerleşmesiyle özgürlükler arttı. Yeni gelen İslam dini halkların mutluluğunun güç ve zorlama ile olmayacağına vurgu yaptı. Bilim ve teknoloji gelişti. Tercüme faaliyetleri arttı. Avrupa’da ise durum biraz daha farklıydı. Hristiyanlığın yayılmasıyla ilişkili olarak okullar kapatıldı, düşünce yasaklandı, insanlar inançlarından dönmeye zorlandı ve sonrasında ise engizisyon mahkemelerinde yargılandılar. Otuz yıldan beri entelektüel bağımlılığı bitirmek için Arap dünyasında birçok seminer düzenlendiyse de bir sonuca varılamadı. Yirminci yüzyıl geride kalırken yeni yüzyılda iletişim çağı ve küreselleşme kavramlarıyla iç içeyiz. Tarih okulları azaldı ve tarih yorumları artık kişisel yorumlardan öte kapitalist yorumlar halini aldı. Arap ve İslam tarihinin yazılmasına duyulan ihtiyaç giderek arttı. Bunun için de araştırmacı bir nesil oluşturmak ya da kaynakların yeniden tasnifi büyük önem taşımaktadır. İnanç temellerine dayanan İslam düşüncesi ile Batı düşüncesinin yapıeme sahip olmasıdır. Hatta bazı tarihçiler modern çağı “tarih çağı” olarak adlandırmışlardır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 11 Issue: 1 |