Modern yaşam pratikleri karşısında baskılanan, denetim altına alınan ve geleneksel değerlerini yitiren birey hem sosyal yaşamında hem de kendi içinde yalnızlaşır. Zira modern hayat düzeni, bireyi kendi gerçekliğinden uzaklaştırır ve belli kurallar dairesine hapseder. Kentler de modern hayatın yaşam alanları olmaları bakımından bireyin yalnızlığını, bunaltısını ve yabancılaşmasını artıran mekânlar olma özelliği gösterirler. Beton ve çelikle kuşatılmış, dev gökdelenlerle sarmalanmış yaşam alanları içinde bireyin doğayla ve doğal olanla kurduğu ilişki de zayıflayıp kopma noktasına gelir. Bu kopuş, sadece fiziksel değil; aynı zamanda ruhsal bir yabancılaşmayı ve duyarsızlaşmayı da beraberinde getirir. Modernleşme ile birlikte yalnızlaşan ve kendi özünden, kendi gerçekliğinden uzaklaşan birey, kentin kaotik ve yıkıcı atmosferine uyum sağlamaya çalışırken mekanik bir düzlemde gerçekleşen gündelik eylemlerinde hem kendisine hem de çevresine yabancılaşır. Sürekli bir telaş ve koşturmaca içinde kent yaşamının karmaşık ve yoğun atmosferine kendini kaptıran, benliğini unutan ve tabiatın iyileştirici, dinginleştirici etkisinden mahrum kalan kent insanının, toplumsal değerleri zayıfladığı gibi manevi bağları da çözülür.
Kendine ve içine yaşadığı topluma yabancılaşan, duyarsızlaşan kent insanının ruhsal açmazları edebî eserlerin de önemli tematik değerleri arasındadır. Çağdaş Türk şairi Şükrü Erbaş da şiirlerinde modern kent insanının yalnızlığını, acılarını, açmazlarını ve bunaltılarını şiirlerinin konusu yaparken toplumun farklı kesimlerine mensup insanların trajedilerini de ön plana çıkarır. Kent insanının değer yitimini eserlerinde tematik bir çeşitlilikle ele alan Şükrü Erbaş, kentleşmenin birey üzerindeki etkisini, ruhsal ve fiziksel baskılarını modern yaşamı odağa alarak işler. Doğal yaşamı saflık ve iyilikle özdeşleştirip öven Erbaş, kentleşmenin ise bireyi bencil ve duyarsız bir kişiliğe dönüştürdüğünü ima eder. Modern yaşamın dayatmalarına boyun eğen kent insanının, standartlaşan tekdüze yaşam biçimini modernlik eleştirisi üzerinden dizelere döker. Bu çalışmada Şükrü Erbaş’ın şiirlerinde modern yaşamla yeni bir kişiliğe dönüşen, kimliğini yitiren, modern düzenin dayatmalarına boyun eğen kent insanının ruhsal bunalımı ve yalnızlığı sosyolojik bir perspektifle ele alınacaktır.
The individual, who is suppressed, controlled, and loses traditional values in the face of modern life practices, becomes isolated both in social life and within themselves. This is because the order of modern life alienates the individual from their own reality and confines them within certain rules. Cities, as living spaces of modern life, further increase the individual's loneliness, distress, and alienation. Surrounded by concrete and steel and enveloped by towering skyscrapers, the individual’s relationship with nature and the natural weakens to the point of disconnection. This disconnection is not only physical but also brings about spiritual alienation and numbness. As the individual becomes increasingly isolated and estranged from their essence and reality with modernization, they try to adapt to the chaotic and destructive atmosphere of the city. In the mechanical daily actions, they become alienated both from themselves and their surroundings. Caught in a constant rush and immersed in the complex and intense atmosphere of urban life, the city dweller loses their self-awareness and is deprived of the healing and calming effect of nature. As their social values weaken, their spiritual bonds also unravel.
The psychological dilemmas of the alienated and desensitized city dweller are among the important thematic values of literary works. Contemporary Turkish poet Şükrü Erbaş addresses in his poems the loneliness, pains, dilemmas, and distress of the modern urban individual, while also highlighting the tragedies of people from different segments of society. Erbaş thematically explores the loss of values in city life with diversity, focusing on the effects of urbanization on the individual, including the mental and physical pressures of modern life. Praising natural life as purity and goodness, Erbaş implies that urbanization transforms the individual into a selfish and insensitive personality. The city dweller, who submits to the impositions of modern life, expresses the standardized and monotonous lifestyle through a critique of modernity in his verses. This study will examine, from a sociological perspective, the psychological crisis and loneliness of the urban individual who transforms into a new personality through modern life in Şükrü Erbaş’s poems — one who loses their identity and submits to the impositions of the modern order.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Literary Theory, Literary Studies (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2025 |
Submission Date | June 29, 2025 |
Acceptance Date | July 11, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 15 Issue: ISRIS 2025 |