Tarihsel süreçte vuku bulan çok sayıda soykırım, savaş suçu, toplu katliam veya diğer ağır insan hakları ihlallerinin temelinde, dehümanizasyon süreci yatmaktadır. Bazı kişi, grup veya toplulukların insandan daha aşağı olduğu görüşünün kademeli ve yaygın biçimde benimsenmesi süreci, sosyal duyularımızda bir boşluk görevi üstlenir. Böylelikle bu sürecin süjesi şeytanlaştırılır ve ona yönelik şiddet meşrulaştırılır. Oryantalist ve Siyonist bakış açısında da benzer bir yaklaşımın hakim olduğu görülmektedir. Yaratılan “modern ben tasavvuru” ile İsrail(liler) Filistinlileri kendi topraklarında yok saymakta ve sözde “medenileştirme misyonu” çerçevesinde soykırıma maruz bırakmaktadır.
Siyonizm, uygarlığın barbarlığa karşı ileri karakolu olarak Filistinlilere yönelik her türlü vahşeti, Yahudilerin “üstün ırka” mensup olduğu ve Tanrının kendileri için “vadedilmiş topraklar” bahşettiği söylemleri üzerinden meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Esasen 75 yılı aşkın süredir Filistin topraklarında vuku bulan zulüm, İsrail’in Gazze’ye yönelik geniş bir istila başlattığı 7 Ekim 2023 tarihinden sonra derinleşmiştir. Bu süreçte, Müslüman Araplara yönelik oryantalist ve Siyonist bakış açısı çok daha iyi anlaşılacak şekilde gün yüzüne çıkmıştır. Bu çalışma, karar alma mekanizmasında bulunan Siyonist yetkililerin somut açıklama ve beyanlarıyla soykırımın ne şekilde meşrulaştırılmaya çalışıldığını ve geçmişten bugüne Batı cephesinde değişen bir şey olmadığını ortaya koymaya çalışmaktadır.
The process of dehumanization lies at the basis of many genocides, war crimes, mass murder, and other serious human rights violations that have occurred throughout history. The process of gradual and widespread adoption of the view that some individuals, groups, or communities are less than human acts as a gap in our social senses. In this way, the subject of this process is demonized and violence against him/her is legitimized. It is seen that a similar approach prevails in the Orientalist and Zionist perspectives. Through the “modern self-image” created, Israel(ies) ignore the Palestinians in their self-land, and subject them to genocide within the framework of its so-called “civilizing mission”.
Zionism, as the outpost of civilization against barbarism, seeks to legitimize all forms of brutality against Palestinians through the discourse that Jews belong to a “superior race” and that God has granted them a “promised land”. Essentially, the persecution that has been taking place in Palestinian lands for more than 75 years has deepened as of October 7, 2023, when Israel launched a large invasion of Gaza. In this process, the Orientalist and Zionist perspectives towards Muslim Arabs came to light. The study tries to concretize how the genocide tried to be legitimized through the concrete explanation and statements of officials in the decision-making mechanism and that nothing has changed on the Western front from past to present.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk ve Beşeri Bilimler, Irk, Etnisite ve Hukuk, Politika ve Yönetim (Diğer) |
Bölüm | ÖZEL SAYI 2 (GAZZE) |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 10 Mayıs 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 10 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: ÖZEL SAYI 2 (GAZZE) |