Yüzyıllardan beri Osmanlı (Devletini paylaşmak için yapılan yüzlerce plân, program, proje nihayet hedefine ulaşmış ve Müttefikler grubu içinde Osmanlı Devletini de yenik sayılarak, zaten çatlak bir vazo olarak imaj edilmiş olan Sevr antlaşmasıyla Devlet işgal edilmeye başlanmıştı. Başşehir İstanbul’un işgali ve Meclis-i Mebusanın dağıtılması üzerine ise İstanbul İçip beslenen son ümitler de suya düşmüştü. Ancak buna rağmen hâlâ İstanbul’un başlatılacak millî mücadelenin merkezi olmasında ısrar edenler vardı. Bunlar içinde İstanbul Hükümetini, manda fikrini ¡benimseyen bazı kimseleri, bazı yabancıları, hatta Atatürk'ün arkadaşlarından bazıları bile saymak mümkündür.
Daha İstanbul işgal edilmeden önce gerçekleri gören ve mili mücadelenin Anadolu'da ve özellikle Ankara'da teşkilatlanmasında ısrar eden Atatürk, 12 Mart 1920’de Ankara’dan İstanbul’a çektiği bir telgrafta, ” İngiliz müfettişi olarak Ânkara’da bulunan Vitol’ün ağır eşyalarıyla pirlikte Ankara’yı terkettiğini Ve İstanbul'da mühim ve vahim hadiselerin tahakkuk edeceğini, arkadaşlarının gafil avlanmayarak sürat ve emniyetle Anadolu’ya geçmek için tertibat almaları gerektiğini bildirmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | İçindekiler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Kasım 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1987 Cilt: 2 Sayı: 1 |