Hüsün-kubuh konusu, temelde bu sıfatların fiillerde zâtî olarak mı şeriatın bildirmesi ile mi bulunduğu Mutezile ile Ehl-i sünnetin Eş’arî ve Mâturîdî ekolleri arasında tartışılmıştır. Mutezile dinin temellendirilmesi için adâlet, doğru, zulüm, yalan gibi fiillerin zâtî olarak iyi veya kötü olması gerektiğini, dolayısıyla bu değerlerin aklen bilindiğini söylemiştir. Eş’arî ekolü ise fiillerin bu değerleri şeriatın emir ve nehyiyle kazandığını bu sebeple aklî olmadığını söylemiştir. Mâturidî ekolü ise fiillerin bu sıfatları taşıdığı, aklın da bunları bilebileceği görüşleriyle Mutezile’ye, hüküm verenin Allah olduğu görüşleri ile de Eş’arîler’e yakın beyanda bulunmuşlardır. Hanefî fıkıh usûlünün klasik döneminin bu konudaki tavrı ise farklılık göstermiştir. Irak ekolüne mensup fakihler Mutezilî görüşü benimserken, Mâverâünnehir ekolü ise Debûsî ile birlikte Mutezilî düşünceden ayrılıp, Ehl-i sünnetleşmeye başlamıştır. Bu çalışmada Debûsî’nin bu konudaki tavrının ne olduğu ve Hanefî fukahasının söz konusu yol ayrımında Mâturîdî kimliği kazanmasının esas olarak Serahsî ve Pezdevî ile olduğu gösterilecektir. Ayrıca Serahsî ve Pezdevî’nin, Debûsî’nin konu anlatma sisteminden nasıl etkilendikleri ele alınacaktır.
The issue ‘husn-qubh’ was discussed by Mu‘tazili, Ashari and Maturidi schools of ahl al-Sunnah in the context of determining, whether values existed in actions on their own or via revelation. Mu‘tazili said that actions such as justice, truth, oppression and lie must be regarded as good or bad on their own to found the religion, inasmuchas values are known by the human mind. Ashari school said that these values made sense with order and prohobition of the shari’a and for this reason, these values couldn’t be known by the human mind. As for Maturidi school, it bears a strong resemblance in some respects which Mu‘tazili and Ashari schools put forward since it forwards its opinion which values existed in actions on their own, can be known by the human mind and God is the only adjudicator. The classical period of Hanafi jurisprudance has come up with a different approach about this issue. Whereas the Iraqi school of Hanafism was adopting Mu‘tazili thought, The Transoxanian School of Hanafism with Dabusi were standing on the same line with ahl al-sunnah. This study will show what Dabusi thought about the issue and the main reason Hanafi scholars of Islamic law developed a Maturidi identity had been because of Sarakhsi and Pazdawi. It will also be handled how the method of Dabusi had an impact on Sarakhsi and Pazdawi.
Husn-Qubh Ahl al-Sunnah Mu‘tazili School Maturidi School The Iraqi school of Hanafism The Transoxanian School of Hanafism
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 16, 2019 |
Submission Date | October 10, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 |