Abdülkâhir el-Bağdâdî, İslam Mezhepleri Tarihi alanında ilk eserlerden birisini kaleme almış Eşʻarî bir alimdir. İsmâiliyye’nin Fâtımîler sayesinde önemli bir güç haline geldiği bir dönemde Horasan bölgesinde yaşamıştır. Ehl-i Sünnet’e yoğun bir aidiyet duygusuyla bağlı bulunmakta ve kurtuluşun, ancak bu mezhebe mensup olmakla mümkün olacağını düşünmektedir. Hâl böyle olunca Fâtımîler’in yükselişe geçtiği bir dönemde Sünnî halkı onlardan uzak tutmaya yönelik bir söylem geliştirmiştir. Bu söylemdeki anahtar iddia, onların İslam düşmanı bir Dehrî olduklarıdır. İsmâiliyye hakkında verilen diğer bütün bilgiler, bu temel bakış açısı üzerine bina edilmiştir. Mesela mezheplerin tarihsel süreçleri hakkında bilgi vermek çok yaygın bir yaklaşım olmadığı halde o, İsmâilî grupların yayıldıkları yerlerdeki sosyo-politik faaliyetleri hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunmuştur. Böyle yapmakla o, onların İslam düşmanı yapılarını bütün açıklığıyla insanlara göstermek istiyordu. Yine onların İslam’ın şerî esasları hakkındaki olumsuz düşüncelerini ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuş, cinsel içerikli aşırı uygulamalarına ise bilhassa vurgu yapmıştır. Bu da onların İslam karşıtı karakterlerini ifşa etmeye yönelik bir girişimdir. Bu kadar marjinal bir grubun nasıl olup da Müslümanları etkilemeyi başardıklarını ise İsmâilî davetçilerin iki yüzlü karakterleriyle anlamlandırmıştır. Bu makale söz konusu iddialar ve sosyo-politik hedefleri üzerine odaklanacaktır.
İsmâiliyye Karmatîlik Eşʻarîlik Fâtımîler Bağdâdî Ebü’l-Hasan el-Eşʻarî Abdülkâhir el-Bağdâdî
Abdul-Qāhir al- Baghdādi is an Ashʻarite scholar who wrote one of the first works in the field of the History of Islamic Sects. He lived in the Khorasan region at a time when Ismāʻīlism became an important force thanks to the Fatimids. He was feeling an intense sense of belonging to the Ahl al-Sunnah and thinking that salvation from hill would only be possible by belonging to this sect. Therefore, he developed a discourse on Ismāʻīlism to keep the Sunni people away from them at a time when the Fatimids were on the rise. The key argument in this discourse was that they were an enemy of Islam. All the other information about Ismāʻīlism was based on this basic perspective. For example, although it was not a common approach to give information about the historical processes of sects, he gave very detailed information about the socio-political activities of the Ismāʻīlite groups. By doing so, he aimed to reveal their anti-Islamic structure to people. He also highlighted their negative thoughts about the commandments and prohibitions of Islam, with special emphasis on their deviant sexual practices. Likewise, this was an attempt to expose their anti-Islamic characters. As to how such a heretic group managed to influence Muslims, he explained this with the hypocritical characters of the Ismāilī dāis. This article will focus on these claims and their socio-political basis.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 20, 2020 |
Submission Date | January 14, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 48 |