Whereas it is regarded as a significant
achievement for science, natural sciences to develop swiftly and to gain
acceleration particularly starting from the middle of the nineteenth century,
it is not possible to say the same for other disciplines. Rapid development of
sciences caused many problems to arise. One of these important problems is
domination of science. What provides science to dominate above all other
disciplines is the consideration that its methods and results are absolute and
indisputable and the belief that it is an entirely consistent experience world.
The most affected discipline from the dominance of science has been undoubtedly
philosophy. The dominance of the science led the questioning of the nature and
role of philosophy and also critisations related to this; its actual duty and
objective were interrogated. The objective of this study is to put forth how
Oakeshott emancipated philosophy from the dominance and dogmas of science with
its criticism of science based upon experience theory by defining philosophy as
a self-critical experience form without conditions or presuppositions; in other
words how he emancipated philosophy from the methods, results, and dominance of
independent sciences, how the science is an abstract world built upon abstract
presuppositions; why science is a mode and it is conditional, why it is based
upon certain indisputable presuppositions; why philosophy which is searching
for a perfect, concrete and consistent experience world have to surpass this
abstract ideas world; why philosophy has nothing to obtain from this abstract
experiences world. Our aim is to examine the criticism of Oakeshott related to
science which is through his philosophy and experience opinion.
Doğa bilimlerinin hızlı gelişimi,
özellikle de on dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren önemli bir ivme
yakalaması, her ne kadar bilim için önemli bir başarı sayılsa da aynı şeyi
diğer disiplinler için söylemek pek de mümkün değildir. Bilimlerin hızlı gelişimi, pek çok sorunun
ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Bu sorunlardan en önemlisi, bilimin tahakkümü
meselesidir. Bilimin diğer bütün disiplinler üzerinde tahakküm kurmasına olanak
sağlayan şey, metotlarının ve sonuçlarının mutlak ve tartışmasız olarak kabul
edilmesi ve tamamen tutarlı bir deneyim dünyası olduğuna inanılmasıdır. Bilimin
bu tahakkümünden en çok etkilenen disiplin, kuşkusuz felsefe olmuştur. Bilimin
tahakkümü, felsefenin doğasına ve rolüne ilişkin soruların sorulmasına ve
eleştirilerin yapılmasına neden olmuş; gerçek görevinin ve amacının ne olduğunu
sorgulatmıştır. Bu makalenin amacı, felsefeyi koşulsuz, varsayımsız kendinden
eleştirel bir deneyim biçimi tanımlayarak Oakeshott’ın deneyim teorisi üzerine
inşa ettiği bilim eleştirisiyle felsefeyi, bilimin tahakkümünden ve
dogmalarından nasıl kurtardığını; başka bir ifadeyle felsefeyi bağımsız
bilimlerin metotlarından, sonuçlarından ve boyunduruğundan nasıl kurtardığını;
bilimin nasıl soyut varsayımlar üzerine inşa edilmiş soyut bir dünya olduğunu;
bilimin neden bir mod olduğunu ve koşullu olduğunu, neden belirli tartışmasız
varsayımlara dayandığını; mükemmel somut ve tutarlı bir deneyim dünyası
arayışında olan felsefenin neden ve niçin bu soyut ideler dünyasını zaruri
olarak aşması gerektiğini; felsefenin neden böyle soyut deneyimler dünyasından
elde edeceği hiçbir şeyin olmadığını,
ortaya koymaktır. Amacımız Oakeshott’ın, bilim eleştirisini, felsefe ve
deneyim görüşü üzerinden ele almaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 31, 2018 |
Acceptance Date | May 22, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 8 Issue: 15 |