Deleuze
yapısalcılık sonrası Fransız felsefesinin en üretken isimlerinden biridir. Onun
eserleri sinemadan sosyolojiye, psikiyatriden edebiyata kadar çeşitli alanlarda
farklı okumalara olanak sağlamıştır. Onun düşünce çerçevesini belirleyen
filozoflar Nietzsche, Spinoza, Hume, Bergson ve Marks’tır. Yaşamı olumlayan,
arzuyu merkeze alan Deleuze felsefesi yaratıcı bir çokluk içerir. Deleuze
felsefesi 1968 sonrası felsefede etkili olan postmodern felsefelere dayanır.
Hakikatin çoğullaşması ve meta anlatıların ölümü ile birlikte klasik toplumsal
hareketler de zayıflamıştır. Dijitalleşen toplum, enformasyona dayalı yeni
üretim ve tüketim ağı, mobil hale gelen sermaye buna zemin hazırlamıştır.
Küresel bir nitelik kazanan ve yersizyurdsuzlaşan sermaye ağına karşı çokluğu
merkeze alan yeni bir toplumsal hareketlere gereksinim duyulmuştur. Deleuze
düşüncesi birbirine eklemlenip bir köksap oluşturabilen ve kendi tekilliklerini
kaybetmeyen bir çokluk amaçlar. Bu çokluk tekliğe indirgenemez. Bu çokluk aynı
zamanda kod bozucu olduğu için sistem, sermaye tarafından da ele
geçirilemez.
Bu çalışmada Deleuze’ün felsefi düşüncesi, ürettiği
temel kavramların analiz edilmesi hedeflenmiştir. Onun felsefi düşüncesi ve
kavramlarından yola çıkarak yaratıcı çokluk ve köksaplara dayalı tekilliklerin
toplumsal hareketlere etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
G. Deleuze is one of
the most productive names of French philosophy after structuralism. His works
have enabled him to read in various fields from cinema to sociology, from
psychiatry to literature. The philosophers who define his thinking frame are
Nietzsche, Spinoza, Hume, Bergson and Marx. The philosophy of Deleuze, which
affirms life and takes the center of desire, involves a creative multitude. The
Deleuze philosophy is based on postmodern philosophies which were influential
in philosophy after 1968. With the multiplication of truth and the death of
meta-narratives, classical social movements have also weakened. The digitalized
society, the new production and consumption network based on information, the
capital that has become mobile has laid the ground for this. There is a need
for a new social movement that is centered on a multiplicity of capital
networks, which have gained a global character and are deterritorialization.
Deleuze thought is a multiplicity of purposes that can be articulated together
to form a rhizome and do not lose their singularity. This multitude cannot be
reduced to uniqueness. The system cannot be seized by capital because this
multitude is also a decoder. In this study, it is aimed to analyze Deleuze's
philosophical thought and the basic concepts it produces. The aim of this
course is to examine the effects of social multiplicities of singularities
based on creative multiplicity and rhizome based on his philosophical thought
and concepts.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2019 |
Acceptance Date | September 3, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 13 Issue: 19 |