Although the concept of love, which has been theorized in various ways throughout history, is one of the most attractive driving forces in human life, it has been seen as a psychic, unmeasurable and rebellious subject, a field envisioned by art, literature and philosophy, in other words, a field that is undesirable to be taken into the field of science, but an element of pleasure that has started to be emphasized day by day. The concept of love, which we are talking about today, took shape in the twelfth century, and evolved with social, cultural and especially ideological structures in the following centuries and started to contain different meanings. The Aristophanes legend, which can be regarded as the starting point of all ideologies of love, has taken its place among traditional romantic ideologies, based on the fact that each individual search for the other half and will be completed when they find them and by deeply affecting the cultural perception of romantic love, it has had an effect on the inability to experience the feeling of love freely. This study focuses on the points where the director Lanthimos tries to examine in The Lobster how love ideologies become absurd in a world where not leaving love to the preference of people is much more important than people's emotions. The Lobster movie, which tries to question natural human emotions by creating unnatural environments, underlines that the concept of love, which has gone through various interpretation processes in the face of changing romance and family politics, continues to change and transform with different ideological structures in the twenty-first century.
Tarih boyu çeşitli şekillerde teorileştirilmiş aşk kavramı, insan hayatındaki en cazip itici güçlerden olmasına karşın, psişik, ölçülemeyen ve asi bir konu, sanat, edebiyat ve felsefe tarafından öngörülen bir alan, diğer bir deyişle bilim alanına pek alınmak istenmeyen ancak zevk unsuru olarak üzerinde günden güne daha fazla durulmaya başlanan bir alan olarak görülmüştür. On ikinci yüzyılda bugün üzerine konuştuğumuz aşk kavramı şekillenmeye, takip eden yüzyıllarda toplumsal, kültürel ve özellikle ideolojik yapılanmalarla birlikte evrilerek de farklı anlamlar ihtiva etmeye başlamıştır. Tüm aşk ideolojilerinin çıkış noktası sayılabilecek Aristophanes efsanesinin her bireyin diğer yarısını araması ve bulduğunda tamamlanacak olması üzerinden şekillenmesi geleneksel romantik ideolojiler arasında yerini almış, romantik aşkın kültürel algısını derinden etkileyerek aşk duygusunun özgürce deneyimlenememesi üzerinde etkili olmuştur. Bu çalışma, Lanthimos’un yönettiği Lobster filmi üzerinden aşkın insanların tercihine bırakılmamasının insanların duygularından çok daha önemli olduğu bir dünyada aşk ideolojilerinin nasıl absürtleştiğini distopik bir evrende irdelemeye çalıştığı noktalara odaklanmaktadır. Doğal olan insan duygularını doğal olmayan ortamlar yaratarak sorgulamaya çalışan The Lobster filmi sonuç olarak değişen romantizm ve aile politikaları karşısında çeşitli anlamlandırma süreçlerinden geçen aşk kavramının yirmi birinci yüzyılda da farklı ideolojik yapılanmalar ile değişip dönüşmeye devam ettiğinin altını çizmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Operation |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2021 |
Acceptance Date | March 18, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 17 Issue: 38 |