Diyabet ve kanser arasındaki ilişki bilinmektedir. Diyabeti olan hastalarda postmenopozal meme kanseri sıklığı
artmıştır. Ayrıca meme kanserli kadınlar diyabet gelişimi açısından da risk altındadır. Bunun yanında son dönemde meme
kanseri tedavisinde kullanılan tamoksifenin de diyabet gelişiminde rol oynayabildiği bildirilmiştir. Tamoksifen, primer
meme kanserinin adjuvan hormonal tedavisinde yaygın olarak kullanılmakta olan bir nonsteroidal östrojen antagonistidir.
Pankreatik beta hücreleri üzerinde insülin inhibisyonu oluşturarak insülin direnci gelişimine yol açar. Bu gözlemsel
çalışmada amacımız hastanemiz onkoloji polikliniğinde takipli meme kanseri olgularının tamoksifen tedavisi öncesi ve
sonrasında diyabet gelişimi açısından retrospektif analizinin yapılması ve bununla birlikte tedavi takibinin yeniden gözden
geçirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Hastanemiz Onkoloji polikliniğinde meme kanseri tanısıyla takip edilen ve tedavisinde
tamoksifen kullanılan hastaların retrospektif dosyaları incelendi. Bilgiler sadece dosya kayıtları esas alınarak
değerlendirildi. Tamoksifen başlanmadan önceki ve son başvuru açlık glukoz değerleri değerlendirildi. Yeni tanı konulan
diyabet hastaları kaydedildi. Hastaların meme kanseri tanısı aldıklarında menopoz durumları, özgeçmiş ve soygeçmiş
bilgilerinin kaydı yapıldı. Özgeçmişinde diyabet tanısı olanlar çalışmaya alınmadı. Çalışmamıza 44 meme kanseri olgusu
dahil edildi, 30 kişi tamoksifen tedavisi almış hasta grubu, 14 kişi tamoksifen tedavisi almayan kontrol grubu olarak
belirlendi. Çalışmaya dahil edilen olguların yaş ortalaması 50± 9,7 idi. Hasta grubunda 25 kişinin beden kitle indeksi 25 ve
üstündeydi. Tamoksifen kullananlarda ortalama kullanım süresi 1.88±1,68 idi. Çalışmaya aldığımız hasta grubunda 15
kişide tamoksifen tedavisi sonrasında yeni tanı diyabet gözlemlendi. Tüm çalışma grubunda tanı aşamasında ve en son
kontroldeki kan glukoz değerleri değişimi arasında istatistiksel anlamlı fark mevcuttu(p=0.001). Hastaların kontrol grubuna
göre en son kontrol glukoz ölçüm değerleri kontrol grubuna göre istatistiksel anlamlı yüksekti (t=5.661, p < 0.001).
Tartışma ve Sonuç Diyabetin kanser gelişimindeki rolü tanımlanmış ve bu ilişki başta hiperinsülinizm olmak üzere, insülin
direnci, obezite, beslenme alışkanlıkları, IGF-1 yüksekliği gibi farklı mekanizmalarla açıklanmaya çalışılmıştır. Hayvan
çalışmalarında tamoksifenin beta hücre apopitozunu arttırdığı ve insülin sekresyonunu azalttığı gösterilmiştir. Bu sayede
diyabete yatkınlık yarattığı açıklanmaktadır. Çalışmamızda tamoksifen tedavisi altındaki 30 kişinin 15’inde yeni tanı
diyabet gelişmiştir. Tamoksifenin östrojen reseptörü pozitif hastalara başlanması ve bu hastaların östrojen reseptörü
negatif olanlara göre östrojen maruziyetinin ve dolayısıyla diyabete yatkınlığının da fazla olmasının, diyabet gelişiminde
rol oynadığı savunulmuştur. Çalışmamızda plazma glukoz değerleri açısından değerlendirildiğinde hastaların son
kontrollerindeki ölçümlerin tamoksifen kullananlarda kullanmayanlara göre istatistiksel anlamlı olarak daha yüksek
bulunmuştur. Sonuç olarak çalışmamız tamoksifenin insülin direnci ve diyabet gelişimi açısından etkilerini
değerlendirmede prospektif randomize kontrollü geniş ölçekli çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu göstermiştir. Tamoksifen
tedavisi öncesinde hastaların metabolik profillerinin belirlenmesinin yan etki gelişimi açısından ön gördürücü olacağı
düşüncesindeyiz.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | ORİJİNAL MAKALE |
Authors | |
Publication Date | June 20, 2015 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 36 Issue: 1 |