İtibari paralar karşılığında vadeli altın satışı, günümüzde sık karşılaşılan mübadele şekillerinden bir tanesidir. Bu mübadele şeklinin caiz olup olmadığı konusunda çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Çağdaş İslam hukukçularının çoğu, faizdeki illetin mutlak semeniyet olduğu görüşünü tercih ederek, itibari paralara karşılık altın satımında vadeyi caiz görmemektedirler. Bazı İslam Hukukçuları ise altın-fels mübadelesinde vadenin caiz olduğu yönündeki hakim görüşün itibari paralar bakımından da aynen geçerli olması gerektiğini ileri sürmektedirler. Her iki yaklaşım biçimi de, klasik Hanefî teori bakımından isabetli değildir. İlk yaklaşım biçimindeki sorun, Hanefîlere göre illetin mutlak semeniyet değil, veznîlik ya da keylîlik birliği olmasıdır. İkinci yaklaşım biçimindeki sorun ise geçmişteki felslerle günümüzdeki itibari paralar arasında benzerlik kurulmasıdır. Halbuki, itibari paralarla felsler arasında bir çok farklılık bulunmaktadır. En önemli fark, itibari paralardaki adedîliğin eşit adedîlik olmasıdır. Buna göre itibari paraların adedî olarak kabul edilmesi hatalıdır. Standart malların üretimiyle ortaya çıkan eşit adedîlik, Hanefî terminolojideki adedîlikten farklı özellikler taşımaktadır. Eşit adedîlik gerçekte veznîliği ya da keylîliği temsil eden ve bu nedenle Hanefî faiz teorisine göre faize etki eden bir vasıftır. İtibari paralardaki eşit adedîlik veznîliği temsil etmektedir. Şu halde gerçekte veznî bir malın veznî bir malla mübadelesi olan itibari para-altın mübadelesinde vade caiz değildir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makalesi |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2020 |
Submission Date | October 7, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 7 Issue: 2 |