Taşeronluk
sistemi 1980’lerin sonlarından bu yana günümüz firmalarının maliyet düşürme
stratejilerinin bir parçası olagelmiştir. Ancak sistemin teorik meşruiyeti,
yirminci yüzyılın son çeyreğinde popülerlik kazanan post-endüstriyel toplum
teorilerine dayanmaktadır. Bu teoriler taşeron çalışmasını bağımsız, yaratıcı
ve hayli yüksek vasıflı profesyonellere özgü bir iş olarak ele aldılar. Ancak
son on yıl içinde taşeronluk sistemi neredeyse bütün iş alanlarına sızdı ve
emekçi sınıfların artan güvencesizliğine katkıda bulundu. Buna bağlı olarak,
post-endüstriyel toplum teorilerine yanıt olarak formüle edilen ve bu
teorilerin karşısında konumlanan yaklaşımlar, taşeronluk sisteminin sanayi
çağının ilk evrelerine has üretim ilişkilerini yeniden canlandırdığını öne
sürdüler. Buna göre taşeronluk sistemi işyerlerinde despotik bir ilişki
üretmeye eğilimliydi. Bu çalışmada, Michael Burawoy’un farklı emek rejimlerine
yönelik kavramsallaştırmasından yararlanarak, taşeronluk sisteminin tarihsel
despotizm ile rıza ve zorun bileşiminden oluşan çağdaş hegemonik despotizmin
bir karışımı olduğu öne sürülecektir.
Taşeron çalışma post-endüstriyel toplum emek rejimleri despotizm
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.