Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de modernitenin gelişmesine bağlı bir şekilde artan kentleşmenin ve kentlileşmenin modern formlara uygunluğunu incelemektir. Türkiye’de modernitenin gelişmesine paralel gelişen kentleşme ve kentlileşmenin ne derece modern formlara uyduğu kuramsal düzlemde tartışılacaktır. Türkiye, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren modernleşmeye önem vermiş ve geleneksel yapıdan kurtulmaya çalışmıştır. Yeni devletin ancak bu şekilde gelişebileceği üzerinde durularak, Batı’nın teknolojisi ve kültürel değerleri alınarak mevcut çağla bütünleşmeye çalışılmıştır.
İkinci dünya savaşından sonra başta ABD ve Batı Avrupa olmak üzere tüm dünyada yeni gelişmeler ortaya çıkmıştır. Türkiye de bu gelişmelerden etkilenerek, modernleşmeye ve sanayileşmeye hız vermeye başlamıştır. Bu kapsamda sanayileşmeye paralel bir şekilde kentleşme hızlanmış ve insanlar kitlesel bir şekilde 1950’lerden itibaren kentlere akın etmeye başlamışlardır. Özellikle tarımda modernizasyon, kırsal alanda kitlesel ölçekte emek fazlalığının oluşmasına neden olmuştur. Dolayısıyla bu yoksullaşan ve işsiz kalan bireyler, geleneksel yaşamın işsiz yapısından, modern kentsel yapının zenginliğine ulaşmaya çalışmışlardır.
Kırsal yaşamın hareketsiz yapısından, kentsel yaşamın hareketli ve dinamik yapısına ulaşmaya çalışan bu bireyler, kentsel yapıda çeşitli sorunlarla karşılaşmışlardır. Aynı şekilde kentlerin sosyal ve fiziki yapısında da önemli değişikliklerin ve sorunların oluşmasına kaynaklık ettikleri söylenebilir. Bireyler, modern anlamda kent kültürüne uyumda çeşitli problemlerle karşılaşmışlar. Ayrıca fiziksel olarak çarpık bir kentleşmenin oluştuğu söylenebilir. Özellikle büyük kentlerde sorunların daha da artığı görülmektedirBirincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 25 Eylül 2017 |
Kabul Tarihi | 27 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 4 |