With the rapidly changing world and the impact of life conditions, uncertainty has become one of the concepts that we encounter in all areas of life. Uncertainty, which makes its presence felt almost every moment of time in daily life, is a disturbing and anxious situation for most people in the face of events or situations. Intolerance to uncertainty is the cognitive, emotional and behavioral response generated by the biased information process, which leads to high threat level, misconception and difficult to deal with. Intolerance to uncertainty is a concept developed against the backdrop of widespread anxiety disorder, after which its relationship with many mental disorders is revealed. Researches; it shows that people with depression, post-traumatic stress disorder, generalized anxiety disorder, obsessive-compulsive disorder, and social anxiety disorder have higher UI levels than healthy controls. For many mental disorders, it is considered as a transdiagnostic factor, because it is a revealing and sustaining factor. Recently, the importance of transdiagnostic factors in mental disorders is emphasized. The literature on the intolerance of uncertainty is increasing. In this review, intolerance to uncertainty is examined with a general perspective in line with the current literature, and the findings will be discussed both conceptually, measurement methods and clinical results will be evaluated. As a transdiagnostic factor, intolerance to uncertainty should be considered in the clinical approach because of its cognitive, emotional and behavioral structure.
Günümüzde hızla değişen dünya ve hayat şartlarının etkisi ile birlikte belirsizlik, hayatın her alanında karşımıza çıkan kavramlardan birisi haline gelmiştir. Günlük hayatta zamanın neredeyse her anında varlığını hissettiren belirsizlik, olaylar veya durumlar karşısında çoğu kişi için rahatsız edici ve kaygı verici bir durumdur. Belirsizliğe tahammülsüzlük, tehdit düzeyi yüksek, hatalı algılamaya yol açan ve başa çıkmanın güç olduğu, önyargılı bilgi işleminin oluşturduğu bilişsel, duygusal ve davranışsal tepkidir. Belirsizliğe tahammülsüzlük , yaygın anksiyete bozukluğu zemininde geliştirilen, sonrasında birçok ruhsal bozukluk ile ilişkisi ortaya konan bir kavramdır. Yapılan araştırmalar; depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve sosyal anksiyete bozukluğu olan kişilerin sağlıklı kontrollerden daha yüksek belirsizliğe tahammülsüzlük düzeylerine sahip olduklarını göstermektedir. Birçok ruhsal bozukluk için, ortaya çıkarıcı, sürdürücü bir faktör olması sebebiyle de transdiagnostik bir faktör olarak ele alınmaktadır. Son zamanlarda ruhsal bozukluklarda transdiganostik faktörlerin önemine dikkat çekilmektedir. Belirsizliğe tahammülsüzlük ile ilgili yazın giderek artmaktadır. Bu gözden geçirmede belirsizliğe tahammülsüzlük genel bir bakış açısı ile güncel yazın doğrultusunda incelenmiş olup, bulgular hem kavramsal olarak ele alınacak, hem de ölçüm yöntemleri ve klinik sonuçları değerlendirilecektir. Transdiagnostik bir faktör olarak belirsizliğe tahammülsüzlük bilişsel, duygusal ve davranışsal bir yapı olmasından dolayı klinik yaklaşımda göz önünde bulundurulması gerekir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Psychiatry, Clinical Psychology |
Journal Section | Review |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2021 |
Acceptance Date | January 17, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |